yeni bir şeye başlamak için, önce yarım kalanları bitirmek gerekir bu hayatta. öyledir ki yarım kalan hiçbir şey tam olarak bitmez çünkü. yaşanamayanların, yapılamayanların var olduğunu bilmek insanın zihnini kurcalar yıllarca. her zaman "acaba" ile yaşamak, sonucunu bile tahmin edemediğiniz şeylerin hayalini kurmak, sizi geçmişte yaşamaya mahkum kılar.
unutmak en kolay çözümdür derler hep. neler unutulmaz ki, neyin yokluğuna alışılmaz ki bu dünyada. bugün var olanın yarın hayal olabileceğini idrak ettiğiniz yaşa geldiğinde, kaybettiklerinizin sizden birer parça alıp götürdüğünü öğrenecek olgunluğa erişirsiniz. ve sizden giden her parçanın yerinde onlardan kalan, onlara ait olan ve her zaman sizinle olmalarını sağlayacak bir dünya kalır elinizde. içinizde onlara ait olan bu parçalar oldukça unutmak, yeni insanlar tanımak ve yolunuza devam etmek pek de kolay olmaz. kendinizi gittiklerinde sizden alacakları parçaların yasını tutarken bulursunuz. öğrenilmiş olan, öğretilmiş olan yeniye karşı olan güveninizi azaltırken, tekrardan kalbinizi açabilmenin sandığınız kadar kolay olmayacağını anlamanızı sağlar. kendinizi geçmiş'e geri dönmüş olarak bulursunuz. önce ufak kıyaslamalarla başlar, sonra umarsız hayallerle devam eder geçmişte yaşamak. ve size zarar vermeye başlayana kadar da tüm sorunlardan kaçmak için bir sığınak olarak yaşamınızın bir parçası haline gelir.
ne zaman ki bir gün geçmişinizle yüzleşirsiniz, söylenmeyenleri söyleme, duyulmayanları duyma fırsatı bulursunuz, işte o zaman sizin en çok güvendiğiniz, yıkılmayacağına inandığınız o sığınak başınıza yıkılır. ve o anda anlarsınız ki yaşadıklarınızla, yaşayamadıklarınızla geçmiş, geçmiştir. siz aynı yerde olsanız dahi zaman ilerler ve yeni başlangıçlar yapabilen insanlar vardır geçmişte yaşamayan...zamanı gelen herşey biter, yarım kalmış olsa da olmasada...