stv den nefret etme nedenleri

entry51 galeri
    44.
  1. her programında saçma bir şekilde "bak allah orada seni gözetliyor çevrendeki herkes de melek zaten senin için oradalar." tarzı abuk mesajlar vermesi.

    neymiş bir adam arabasıyla kaza yapmış ama teslim olmamış sonra ev sahibi melek çıkmış, arabayla çarptığı insanla karşılaşmış, o insan körmüş ve vicdan azabıyla allah'a sığınmış falan. resmen paranoya sebebi. her yerden her an bir melek çıkabiliyor. taksi şoförü, kapıcı, patron, çırak, simitçi vb. hiç beklemeyeceğin insanlar seni dürtmek için oradalar. çok rahatsız edici..

    hiç unutmam ablamın arkadaşının anafen kitabında bir hikaye vardı. ben daha tıfılım tabi nasıl da etkilenmiştim hikayeden. şöyleydi (oha google'a "hak istiyorsan hakkari" yazdım çıktı direk.) ;

    --spoiler--

    bir acelesi olduğunu, onu görür görmez anlamıştım. sağanak halinde yağan yağmura aldırış bile etmiyor ve bükülmüş haline rağmen sağa sola koşuyordu. yanına sokularak: "hayrola teyzeciğim, dedim. bir derdiniz mi var?" sıcak bir tebessümle: "buraların yabancısıyım evladım, dedi. hastane tarafına gidecek bir araba arıyorum. "biraz beklerseniz aynı dolmuşa binebiliriz", dedim. oraya geldiğimizde size haber veririm. teşekkür ederek yanıma yaklaştı ve küçük bir çocuk gibi şemsiyenin altına girdi. nurlu yüzü yağmur damlacıklarıyla ıslanmış ve yanakları pembe pembe olmuştu. "torunlarımdan biri menenjit geçirdi, diye devam etti. ziyaret saati bitmeden ulaşmak istemiştim." "20 dakikanız var", dedim. "hastaneye yakın ama, bu havada pek araba bulunmuyor."
    durağa herkesten önce geldiğimiz için, dolmuşa da rahatça bineceğimizi zannediyordum. ancak araba yanaştığında, arkamızda duran 4-5 kişinin bir anda hücum ettiğini gördüm. i̇çeriye doluşan ve arkadaş olduğu anlaşılan adamlara: "i̇lk önce biz gelmiştik, dedim. sırayı bozmaya hakkınız var mı? ön koltukta oturanı: "hak istiyorsan, hakkari' ye gideceksin arkadaşım", dedi. "hem oradaki haklardan k.d.v de alınmıyormuş." bu laf üzerine attıkları kahkahalarla bindikleri araba sarsılmış ve sinirlerim allak bullak olmuştu. sakinleşmeye çalışarak: "ben biraz daha bekleyebilirim, dedim. ama şu ihtiyar teyzenin hastaneye yetişmesi gerekiyor. bu defa şoför lafa karışıp: "teyzenin arabaya falan ihtiyacı yok be kardeşim", dedi. "okuyup üfledi mi, hastaneye uçuverir." tekrar kopan kahkahalarla birlikte araba uzaklaşıp gitti. yaşlı kadına baktım, tevekkülle susuyordu. 5-10 dakika sonra gelen bir başka dolmuşa onunla beraber bindim ve şoföre, teyzeyi hastanede indirmesini söyledim. yaşlı kadın, yapacağı ziyaretten ümitsiz görünmesine rağmen şikayet etmiyordu.üstelik trafik de, yarı yolda tıkanıp kalmıştı. şoför: "yolun bu durumu, hayra alamet değil, dedi. sebebini anlasam iyi olacak." arabayı çalışır vaziyette bırakıp ileri doğru yürüdü ve biraz sonra döndüğünde: "kısmete bak yahu, dedi. bizden önce kalkan dolmuşa kamyon çarpmış. heyecanla: "bir şey olmuş mu, diye atıldım. yani yaralı falan var mı?" "herhalde, diye cevap verdi. dolmuşta bulunanları, teyzenin gideceği hastaneye kaldırmışlar." göz ucuyla yaşlı kadına baktım. solgun dudaklarıyla bir şeyler mırıldanıyor ve sanki onlar için dua ediyordu. şoför, koltuğuna yavaşça otururken: "kısmet işte, diye tekrarlayıp, duruyordu. sen kalk koca bir kamyonla çarpış. hem de türkiye'nin öbür ucundan gelen hakkari plakalı bir kamyonla.

    --spoiler--

    hikaye ile programların aynı elden çıktıkları ne kadar da belli. o zaman "oh iyi olmuş!" dediğimi ve içimin ürpererek korku sevgi karışımı bir şeyle dolduğunu hatırlıyorum ben.
    halbuki adamlar sadece sırada beklememişler biraz da alaycı davranmışlar. tamam teyze hastaneye gitmeli de ne şimdi o adamlar trafik kazasını hak etti mi? 5-10 dakika beklemiş teyze sadece.
    yani işte bu programları izleyince bu hikayenin şimdi verdiği gibi bir rahatsızlık hissediyorum. sen gel o kadar insanın aç kalmasına, öldürülmesine, sömürülmesine, her türlü adaletsizliğe izin ver sonra yaşlı teyzenin sırasını alana kamyon çarptır. veya kaza yapıp da itiraf etmeyen adama melek yolla.
    bu nasıl bir saçmalık nasıl bir beyin yıkama arzusudur ya.. en başlıca nefret nedeni de bu herhalde.
    0 ...