öyle insanlar var ki, her ramazan sektirmeden oruç tutar, her bayramda günahlarının kefareti için kınalı koyun keser, hacca umreye gider, günde beş vakit alnı secdeye değer ama yüreğinde ne sevgiye yer vardır, ne de merhamete. bre adam, o zaman ne demeye uğraşır durursun ki? aşksız inanç olur mu? sevmeden ve sevilmeden, habire bir şeylere söylenip homurdanarak iman etmek mümkün mü? aşk yoksa "ibadet" bir kuru kelimeden, yanyana gelmiş altı harften ibarettir. dışı kabuk, içi oyuk. insan aşkla ve aşkta iman etmeli; damarlarında gürül gürül hissederek allah ve insan sevgisini!
tanrı'nın gökyüzünde, tepede bir yerlerde olduğunu sanırlar. kimileride o'nu mekke'de medine'de ararlar. ya da mahalle camisinde! allah bir mekana sığar mı? ne gaflet! o tek bir yerdedir yalnızca: aşıkların gönüllerinde. tanrı ancak ve ancak inananların yüreğine sığabilir.
vah ki vah o budalaya, tanrı ile pazarlık etmeye kalkar. yani sen şimdi her türlü art niyeti aklından geçir; onun bunun dedikodusunu yap, kuyusunu kaz; karısının kızına dil uzat; elin işte olsun, gözün oynaşta; camiden çıkar çıkmaz kıldığın namazı unut; sonra da iki koyun kesmekle, dört dua ezberlemekle herşey halloldu zannet! boş yere abdest almakla uğraşma, eğer kalbini temizlemeyi bilmiyorsan! benim rabbim tüccar değil ki, senin gibilerle ticaret yapsın! benim rabbim bakkal değil ki, defterinin bir köşesindee günah hanesi, bir köşesinde sevap hanesi, toplayıp çıkarsın! ne bir elinde terazi tartmak peşinde, ne öteki elinde kalem yazmak derdinde...benim tanrım bayağı hesaplardan münezzehtir. o muhteşem bir güzellik, kaynağı kesilmeyen nur, sonsuz merhamet ve rahmettir.