Bir kadını unutmak yada bir erkeği. En zoru bir kadını unutmaktır,belkide anlatması en kolayıdır benim için. Unutmak ani bir olgu değildir,aksine zamana olabildiğince yayılır siz istemesenizde. Önce rehberinizdeki numaranın ismi değişir ama silinmez. Gün sizin için erken biter gözlerinizi biran önce yummaya can atarsınız ve eliniz ne sigaraya gider ne de telefonunuza. Daha bitmedi,yorucu günler henüz başlıyor. Fotoğraf albümleri sevgiliden ıslah edilir,biriktirilen sinema biletleri,kurutulan veya ilk buluşmada bir türlü verilmeye cesaret bulunamayan çiçekler,eğer varsa mektuplar uzak bir köşeye kaldırılır.
Kalbinize bir ağrı düşüren,gözlerinizin bile saklanıp sizi terk ettiği an gelir işte,sevgiliyi soran bir dosta ayrılığı anlatmak. Nedenler,sonuçlar,haklar,haksızlıklar bir nefeste anlatılmaya çalışılır nefes biter daha bir cümle bile kuramamışsınızdır. Günler geçer dostlarınız gelir,gider ve yeni teselliler,umutlar düşürülür içinize...
Unuttuğunuzu ilk olarak bir gece neşeli bir arkadaş masasında anlarsınız kısacası sadece sanmışsınızdır. Evinize gidip yatağa girdiğinizde bir hüzün girdabına dalıp gidersiniz. Korkular sarar etrafınızı,hele unutulmak istenen hergün karşınıza çıkıyorsa. Onu bir başkasıyla görmek endişesi,güldüğünü görebilmek,yanınızdan esip geçerken rüzgarının bıraktığı o alışılan kokuyu duymak,bir çeşit kıyamettir sizin için.
Önce Bakışlar kaçırılır,tesadüfen bir merdivende karşılaşıldığında adımlarınızın temposu hiç değişmez. Duygularını katlettiğini ispatlamaya çalışır iki tarafta fakat bunu hiçbiri başaramaz. Herzaman küçük potlar kırılır(adını ağzınıza aldığınızda arkanızdan hızla geçip gitmesi mesela) hem utanırsınız ve de kalbiniz birkez daha kırılır,gözlerinde bir gülümseme görememenizle beraber.
Kalbinize onu her gördüğünüzde bir ağrı saplanır. Heyecan ve çaresizliğin verdiği koyu bir ağrı ki bu zamanla azalır sönüp gider.Bu ağrı bittiğinde unutmuşsunuz demektir aslında.Aynı masada hatta aynı otobusun yan koltuğunda onunla olmak bir anlam ifade etmez.Dışarıdan bakıldığında acınası bir durumdur,bir zamanlar elinizin ellerinde terlediği,telefonda sessizliğini bile sevdiğiniz gözlere yabancı duygularla bakmak.Gözler dedim çünkü yerine bir özne yazmak zor benim için .Bu ağrı ne zaman geçer diye beklemeyin yada yoklamayın içinizdeki fırtınayı çünkü hayatınıza bir başkası girmedikçe unutamazsınız,geçmez. Yani her şarkıda birkaç söz bulursunuz ona yazılmış yada romantik filmlerin fragmanlarından nefret etmeye başlarsınız. Ve unutmayın hayır hayır tabiki unutun ama söylemek istediğim şu,en tehlikeli ve zehirli olanı henüz unutmadan unutuldum hissine kapılmaktır,onun sizinle aynı fırtınada yoğrulduğunu bilmemekle beraber.