2)ne yapmalı ne etmeli bir oyunbazlık bir şeytanlık hali:
kıza ufak ufak yaklaşmaya çalışma. tüm istihbarat ekiplerini örgütleyerek hanım kızımız nerelere gider ne içer ne yer ne okur gibi sismik araştırmalar ve bulgular elde etme.
3)muhabbet kurma girişimi:
şimdi bey oğlumuz çok aşık ya öyle varsayaraktan kızı adım adım izlemekte. muhabbet açmak için kıza çarpabilir, pardonlaştıktan sonra, müsadenizle yemeyip yanınızda yatabilir miyim kıvamından sizin fizike kim giriyor makamına doğru gideceğiniz yere ben götüreyim, konuşmuş oluruz ordan buradan sergüzeştliğiyle muhabbeti kurma.
4)kızla yürüme, her fırsatta karşılaşma:
bu başlıkta, bey oğlumuzun ıkınıp sıkınarak karşılaşma fırsatları yaratıp bir punduna getirip kıza açılmaya çalışma aşaması ayyuka çıkar. bugün bulutlar ne güzel, kızın yaptığı her iğrenç espiriye kahkahalarla gülme, hatta kıza alışverişte eşlik etmeye kadar gidebilir bu vahim durum.
5)eee ne olacak şimdi safhası:
beyoğlumuz bu dört aşamayı başarılı bir şekilde tamamladıktan sonra, bakıyor ki bir gösterip de elletmeme durumu dahi yok başka bir yol denemeye karar veriyor.
6)gönül kaçanı kovalar ya da vur kaç
beyoğlumuz kızın gözün önündedir ve fakat eski şukela, cicili bicili, sevgi pıtırcığı hali yoktur. beyoğlumuzun ilgisinde manyağa dönmüş kız afallamış ne bok yiyeceğini şaşırmış ve fakat hissettirmemeye çalışmaktadır. ve bunun üzerine kız da beyoğlumuzun 5. aşamasını uygulamaya karar verir.
7)ikisinin de boku yediği andır.
biri kaçar biri kovalar. o sırada çöllerden birinden geçmekte olan bir kervanda devenin çanı tın tın tın ederse bu tavlama işi tam tavlama olur. tın tın tın ötmezse beyoğlumuz çok naz aşık usandırır diyerekten gönlünü bir başka dilbere kaptırmaya hazır ve nazırdır.
aslında bu 7 saçmasapan aşamaya hiç gerek yoktur. kızlar tavlamak sanıldığından da basittir. şirin şirin gözlerinin içine bakıp "seviyorum ama kimi, en tatlı birisini,nasıl anlatsam sana, ilk harflerine baksana" gibi bir akrostiş atarktan, kızın gözünde "aaa ne kadar tatlı" şeklinde bir yere sahip olup tavlanabilir.
