klasik müzik üzerine yazdığı yazıda "müziğin işlevselliği" üzerine bildiklerini, düşündüklerini paylaşmış kişidir. bunu yaparken de pek tabi olarak içerisinde bulunduğu toplumda gözlemlediklerini yazmıştır. bunda da garipsenecek bir şey yoktur. kaldı ki müziğin evrenselliğini bir kenara bırakıp da müziğin yöreselliğinden bahsedeceksek birisi kopuzumu getirsin bana...
müzik sanatsal olduğu kadar - en az sanatsal olduğu kadar - işlevsel de olmalıdır. peki nedir müziğin işlevi? tarzlarına göre cesaretlendirici, sakinleştirici, durgunlaştırıcı, dinlendirici etkileri vardır müziğin... misal bir müzik tarzının yerelliğinden bahsedecek olursak folk, country baz alınabilir ve kimse de kalkıp bu müzik zevkine sahip insana "sen neden klasik müzik dinlemiyorsun, pis cahil" diyemez. ancak; diğer taraftan cehalet anlamında bakacak olursak klasik müziğin etki alanını görememek dünyanın hemen her tarafında cehalettir. "sakinliği, dinginliği sevmiyorum." dersin, "aşk acımı katmerlemiyor." dersin, "zevklerime hitap etmiyor." dersin... ki bunlar çok ayrı şeyler. kimse de bunları dediğin için seni yadırgamaz.
ve fakat "çok sesli müzik" anlayışını sanat dünyasına kazandırmış bu müzik türünün etkisini yok saymak akıl almazdır.
son bir detay bu konuda "macar dansları"* alman besteci johannes brahms'ın en bilinen eseridir. klasik müzik kısa ve net işte böyle bir şeydir...