bandırma

entry339 galeri
    66.
  1. Bandırma'nın içinde bulunduğu bölgede yapılan kazı ve araştırmalardan, bu alanda M.Ö. 6.bin yılının ortalarına uzanan Neolitik ve 5.bin yılının sonlarına uzanan Kalkolitik yerleşmelerin olduğu tespit edilmiştir.

    M.Ö. 4.binde bölgede Yortan kültürünü ve M.Ö. 3.binde ilk Tunç çağı ile birlikte bölgede Troia kültürü ile paralellik taşıyan yerleşmelerin varlığı görülmektedir. M.Ö.2.bin başlarında yörede bilinmeyen nedenlerle yerleşmelerin azaldığını görüyoruz. Daha sonra Demir Çağı (M.Ö. 1200 -52S] ile birlikte Bandırma bölgesinin belirgin bir şekilde yeniden önem kazandığını, Antik Ege'den ve Balkanlar'dan Anadolu'ya göçlerin olduğunu ve yörenin yeni kültürlerle tanıştığını anlıyoruz.

    M.Ö. 2. binin sonlarında; bölgenin Osmanlı egemenliğine girinceye kadar ki dönem içerisinde bölgede büyük bir kültür mozaiğinin yaşandığını, Frigler'in, Lidyalılar'ın, Mysialılar'ın, Traklar'ın, Persler'in, Makedonlar'ın Roma ve Bizanslılar'ın etkili oldukları anlaşılmaktadır.

    M.Ö. 550-334 yıllarında Persler'in egemenliğinde kalan bölge Daskylieon'da bulunan Pers (Akhaemenid) Satrap'lığı (Genel Valilik) nedeniyle çok önem kazanmıştır.
    Büyük iskenderin M.Ö. 334 yılında Persler'i yenmesiyle bölge Makedonyalıların eline geçmiş, sonraki yularda Türkler'in eline geçinceye kadar Roma ve Bizans yönetiminde kalmıştır.
    Bandırma'nın kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte Kapıdağ Yarımadası'ndaki Kyzikos Antik Şehri ile aynı zamanda kurulmuş olabileceği sanılmaktadır. Eski Bandırma bugünkü şehir merkezinden 2 km kadar kuzeyde bulunan ve günümüzde Livatya ve Ağıldere olarak bilinen yörede kurulmuştur. O dönemde bir balıkçı köyü olan ve Kyzikos tarafından da kullanılan Bandırma'ya limanından dolayı "Güvenilir Liman" anlamına gelen PANORMOS adı verilmiştir. Panormos Çanakkale'den izmir'e kadar uzanan ve 20 kadar antik kenti içine alan Mysia sınırları içerisinde bulunuyordu.
    Bandırma'ya Türkler'in girişi ise Anadolu'da ilk Türk Devletini kuran Kutalmışoğlu Süleyman Beyin 1076 yılında Kyzikos'la birlikte Aydıncık ve Bandırma'yı fethetmesiyle gerçekleşmiştir. 1106 yılında Selçuklu Sultanı 1. Kılıçarslan'ın vefatı sonrası bölge tekrar Bizans egemenliğine geçmiştir. 1115 yılında Bölgeye hücum eden Türkler Bursa ve Apollonia'yı alarak Kyzikos ve Panormos üzerine yürümüşler, ancak Haçlılar'ın ardı arkası kesilme-yen akınları karşısında geri çekilmişler bölge Bizans egemenliğinde kalmıştır.
    12. yüzyılın sonlarında Selçuklu Uç Beyleri egemenliklerini ilan etmişler, bölgeyi idare eden Karesi Bey daha sonraları Marmara ve Çanakkale sahillerini, Karabiga ile birlikte bazı şehirleri eline geçirmiştir.
    Türkler'in bölgedeki hâkimiyetinden çekinen Bizanslılar Anadolu'da Türk Beylerinin ilerleyişini durdurmak için ispanya'dan Katalan 1ar adıyla büinen paralı askerler getirerek Kyzikos'a yerleştirmişlerdir.

    Kyzikos'un 6 mil ötesinde bir su kenarında eşleri ve çocuklarıyla birlikte karargah kuran Karesi Beyliğine bağlı Türkler Katalanlar'ın ani hücumuna uğramış ve 5 bin'e yakın kayıp vermişlerdir. Katalanlar bölgeyi yakıp yıkmışlar 10 yaşın üzerinde bütün erkekleri öldürmüşlerdir. Bundan sonra Bizanslılar'ın egemenliğine giren bölge 1336 yılında Orhan Gazi zamanında Osmanlılar'ın eline geçmiştir. Bu yıllarda küçük bir balıkçı köyü olan Bandırma'nında içinde bulunduğu bölgenin sorumluluğu Orhan Gazi tarafından Süleyman Paşaya verilmiştir.

    Evliya Çelebi Seyahatname-sinde de, Bandırmayı şöyle anlatır; Anadolu eyaletinde. Bursa Sancağına bağlı olup, yüzelli akçelik kazadır. Bir hakimi de gümrük eminidir. Yeniçeri serdarı, sipahi kethüda yeri, muhte-sibi, bacdarı, ankibi, ayan ve eşrafı vardır. Marmara denizinde büyük bir ticaret iskelesidir. On iki mahallesi olup, on yedi de mihrabı vardır.Binaları alçaklı yüksekli, kiremit örtülü evler olup,Denizinin kıyılarında kurulmuştur. iskele başın­daki gümrüğü yetmiş yük akçe kiraya verilir. Çocuk mektebi, derviş tekkeleri ve hamamları vardır. Çarşısında bütün sanatkarlar varsa da bedesteni yoktur. Hazret-i Süleyman 'in Hatunu Belkıs, kah burada kah Edincik'de otururdu."
    Bir süre Aydıncık ve Hüdavendigar'a bağlı olan Bandırma 16. Yüzyılın 2. yarısında Galata Kazası Kapıdağ Nahiyesine bağlanmıştır.
    Bandırma'nın o yıllardaki gelişmesinde Padişahın Dergah-ı Ali çavuşlarından Haydar Çavuş' un Bandırma'ya yerleşmesi önemli bir etken olmuştur. Bazı kaynaklarda Bandırma'ya sürgün olarak gönderildiği belirtilen Haydar Çavuş, sahilde kendi adını taşıyan bir cami, medrese, hamam, beş ev, on dükkan yaptırmıştır. Bu eserleri vakıf olarak Bandırma'ya bırakan Haydar Çavuş'un bundan sonraki yaşamı konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

    Bandırma, 1830 yılında Kapıdağ bucağına bağlanmış, Tanzimata kadar voyvodalıkla idare edilen Bandırma Tanzimatın üanmdan sonra gerçekleştirilen idari yapılanmanın ardından Erdek ilçesine bağlı bir bucak olmuştur.
    1874 yılında büyük bir yangın geçiren Bandırma'nın tamamına yakını bu yangında harap olmuştur. Yangın sonrası Bandırma kısa zamanda yeniden onarılmış, Haydar çavuş camii de on bir yılda kagir olarak yeniden yapılmıştır.
    1876- 1878 Osmanlı-Rus savası sonunda, Kırım ve Romanya'dan göç eden Tatarlar'ın Bandırma'ya yerleştirilmesi şehirde bir canlanmaya ve nüfusunun artmasına neden olmuştur. Bu gelişmeler sonrası Bandırma, 1878 yılında Karesi Sancağı'na (Balıkesir) bağlı bir ilçe merkezi haline getirilmiştir. 1879 yılı salnamesinde Belediyenin yeni seçilmekte olduğu belirtilmektedir.

    1889 yılı salnamesinde ise, Bandırma ile ilgili şunları öğreniyoruz.
    "Kaza Merkezi Marmara Denizi sahilindedir. 18 mahalle, 9031 nüfusludur. Kaza 5 cami-i şerif, 4 mescit, 5 kilise, 4 manastır, 3 hamam, 10 han, 15 fırın, 6 tabakhane, 14 yel değirmeni, 2 kiremit ocağı, 3 kireç ocağı, 3 eczane, 2 kıraathane, 60 kahvehane, 550 dükkan 200 mağaza, 2850 hane, 17 sübyan mektebi, 1 mektep-i iptidai ve rüştiye, 2 gaz deposu, 1 baruthane, 1 un fabrikası, 1 askeri debboy, büyük vapur iskelesi, gene orada Belediye Dairesi, bir Telgrafhane ve Hükümet Konağı vardır.
    Bandırma iskelesi, ticaretgah bir mahal olup Karesi sancağının ithalat-ihracat başlıca merkezidir. Dersaadet'den (istanbul) buraya hemen her gün vapurlar gelir, gider. Fakat haftada üç postası vardır. Karesi Sancağı'nda üretilen madenler buradan doğruca Avrupa'ya gönderilir." ifadeleri yer almaktadır. Birinci Dünya Savaşı şırasında Bandırma, Çanakkale Boğazının kapatılması ile bölgesel olarak büyük bir önem kazanmıştır. Askeri ve ekonomik alandaki bu stratejik konum, ilçede î her şeyin canlanmasını sağlamıştır.

    Milli Mücadelede Bandırma
    Mondros Ateşkes anlaşmasının imzalan­masından sonra, coğrafi konumu nedeniyle Bandırma 'nın da işgal edileceği tahmin ediliyordu. Bu nedenle, Rum ve Ermeniler'in olası taşkınlıklarından korunmak ve işgale hazırlıklı bulunmak amacıyla Bandırma'da Cemiyet-i islamiye adıyla bir örgüt oluşturulmuştur. Bu örgüt, işgale karşı halkın örgütlenmesi konusunda çok başarılı olamamıştır. Özellikle Rum ve Ermeniler'in tavırları buna engel olmuştur. Cemiyet-i islamiye örgütü daha sonra Kuvay-ı Milliye Teşkilatı'na katılmıştır. 02 Temmuz 1920 tarihinde Yunanlılar tarafından işgal edilen Bandırma 2 yıl 2 ay 15 gün işgal allında kalmıştır. Bandırma'da çok uzun yıllar Türkler'le bir arada, kardeşçe yaşayan Ermeniler ve Rumlar özellikle işgal yıllarının son zamanlarında Türkler'e büyük baskılar, işkenceler ve çılgınlıklar yapmışlardır.
    Büyük kurtarıcı Mustafa KEMAL ATATÜRK 'ün önderliğinde birer birer işgalden kurtarılan Anadolu toprakları özgürlüğün doyumsuz tadını yaşıyorlardı.

    Bandırma'da daha fazla kalamayacaklarını anlayan ve Anadolu'dan gelen Türk Ordusunun zafer haberleriyle telaşa kapılan Yunanlılar, önceden Mamun bahçeleri diye bilinen bölgede topladıkları erkekleri ve çocukları 16 Eylül günü eski Haydarçavuş Camiine kapatmışlardır.
    Camiye koydukları bombalarla masum insanları acımasızca katletmeyi planlayan işgalciler, şehri yakarak Erdek'te bekleyen gemilerle kaçmak üzere yola çıkmışlardır. Düşmanı kovalayan ordumuz bugün Ayyıldıztepe Mahallesinin bulunduğu bölgede düşmanla savaşa başlamıştır. Burada yaşanan şiddetli çarpışmalarda, Kocaeli Grubu Kumandanlığı'na bağlı 61. Alay Komutanı Yarbay Vecihi Bey ve Binbaşı Süleyman Bey başta olmak üzere toplam 80 askerimiz şehit olmuştur. Vatanımızın her karış toprağı gibi Bandırma'da şehit kanlarıyla sulanarak 17 Eylül 1922 tarihinde işgalden kurtarılmış, düşman yenilmiş ve zafer kazanılmıştır.

    Bu zafer, Kurtuluş Savaşımızda düşmanla yaşanan son silahlı çarpışmalar sonucu elde edildiği için ayrı bir önem taşımaktadır. Hasan Tahsin'in ilk kurşunuyla başlayan Milli Mücadele Bandırma Ayyıldıztepe'de yaşanan çarpışmalarda düşmana sıkılan SON KURŞUNLA, zaferle sonuçlanmıştır.
    Karesi Sancağına bağlı olan Bandırma yeni değişiklikle 29 Ekim 1923 tarihinde Balıkesir Vilayetine bağlı ilçe haline getirilmiştir.

    kaynak:http://www.bandirmanet.com
    2 ...