temelinde sevgi olmayan sosyal gelişmelerin sosyal çöküntüye yol açacağı gerçeğini bildiklerinden anayasal zorunluluk haline getirilmiştir. atatürk'ün yaptığı devrimlerin tamamı ithal edilmesinin yanı sıra tepeden inme dayatılmıştır. bu halde batıya rota çizilmiş ve yapılanların garanti altına alınması adına geçmişte olan herşey tu kaka edilmiştir. yapılanların yeni amentüleri ve mitleri üretilmeye başlamıştır. türk dili tezi, ergenekon, şamanizm vs. tarzı içi eski olandan bir yandan boşaltılırken, sözde daha eski efsaneler üretilmeye başlamıştır. atatürk olanların farkındaydı ki "bizi karşılayan bu halk, taşlamasını da bilir" derken önlemini de yasalarla, idamlarla ve korku yönetimiyle almıştı. fransa'nın neredeyse bir asır süren devrimi bizim ülkemizde on yıla sığmış olmasını bazı sığırlar "bu büyük başarı" olarak değerlendirse de insanlar zihinsel kansere uğramıştı. şimdi çıkan bir komutanın "atatür'e laf eden çarpılır" konuşması aslında toplumun bir kesminin özeti gibidir ve onlar için atatürk minik bir tanrıdır. bir diğer taraf için de ne yazık ki deccal olarak görülür. bu ülke kurulduğunda demokrasi değil kemalist bir diktatorya mevcuttu. atatürk'ün halktan desteği alırken "saltanatı korumak adına" propaganda yapması sonrası yaptıkları halkı hiç önemsemediğinin başka bir göstergesidir. şu anda ise eğitim sisteminin daha doğrusu endoktrinasyon sürecinin sonucu olarak hepimiz gizli şekilde de olsa kemalistiz aslında. her ergenin yaşadığı çıkmaz dönemlerde kimileri "ulan sen kürt değilsin, kimliğini göster" dönemi, kimileri de "atatürkçü olunmaz atatürkçü doğulur" dönemi yaşamıştır.(ki ben her ikisini de yaşadım) eğer ki tanrılaştırmadan ve hakaret etmeden konuşabildiğimiz takdirde toplumsal olgunluğa ulaşırız.