altay öktem

entry65 galeri
    44.
  1. --alıntı--
    Her erkek, sevdiği kadınlar kadardır. Ne bir gram eksik, ne bir gram fazla! Hepsi hepsi, sevdiğin kadınların toplamasındır, o kadar. Her kadın yedeğinde bambaşka bir dünya taşır. Gerçi o dünyanın çok azını gösterir sana. Küçücük bir parçasını bırakır, terkedip giderken. Parçaları tamamlayabilirsen, hiçkimsenin bilmediği, hiçkimsenin farkında bile olmadığı, bambaşka bir dünyan olur. Ve o dünyanıntek sahibi, tek kahramanı olmanın keyfini sürersin.Ta ki başka bir kadın, ellerini kollarını sallaya sallaya, özenle yarattığın o dünyaya girene kadar.Elbette o da kendi dünyasını getirmiştir yanında ve küçücük bir parçasını sana uzatır. Onu da alıp kendi dünyana eklediğinde, dünyan, o eski dünya değildir artık. Yenilenmiştir, farklılaşmıştır, laf aramızda eskiden biraz daha çılgın, ama biraz daha tehlikeli olmuştur.O yüzden her kadın, her erkeğin dünyasını değiştirme gücüne sahiptir. Ha, bu gücü kullanır ya da kullanmaz; o bizim bileceğimiz iş değil.Sözünü ettiğim, insanın hayatına keskin bir kılıç gibi ani, bir o kadar da acıtarak giren; çıkarkende şarıl şarıl kanatan kadınlar, yani sevgililer değil yalnızca. istisnasız bütün kadınlardan söz ediyorum. Tanıdığımız, karşılaştığımız, öyle ya da böyle hayatımıza giren, bizi bir şekilde etkileyen bütün kadınlardan...Annemiz olabilir bu, teyzemiz,anneannemiz ya da babaannemiz olabilir. Kimi zaman kapı komşumuz, bizim dünyamızın bir parçası olma, daha doğrusu; bizim dünyamızı oluşturma gücü var.Az ya da çok, bizde payı var hepsinin...

    ...Ayrıca şaftımızı kaydıran kadınların ille de sevgilimiz olmasına da gerek yok. Hiç tanımadığımız, şöyle oturup iki muhabbet bile etmediğimiz, hatta yüzünü bile göremediğimiz kadınlar, yeri gelir, tam ortasından girerler hayatımıza. Kendimize yeni bir dünya yaratmamıza neden olurlar.Hatta, dünyamızın asıl sahibi olur çıkarlar ! Janis Joplin gibi mesela...

    ... Bir baktım; saymakla bitmiyor şaftımı kaydıran kadınlar. Terk edilmiş bir vapur iskelesini gizlice ateşe verir gibi seviştiğim kadınlar değil sadece; bambaşka bir dünyanın sırrını; dillerini ustaca kullanarak ağzıma fısıldayan kadınlar da değil... Onlarala sınırlı değil içimde haylaz bir çocuk gibi büyüttüğüm , içimde sessizce çağlayan bir dünya! Minik bir esintide bile, üşümeyeyim diye sırtındaki hırkasını çıkarıp omuzlarıma atan annem de var aralarında; küçücük bir çocukken, oyuncak arabaları yerde sürter gibi yapıp bacaklarının arasını göz ucuyla süzdüğüm kapı komşumuz da...

    Hepsi de bir parça koparmış kendi dünyalarından, cömertçe sunmuşlar bana .Tuhaf ama, Janis Joplin'in dünyasından da katmışım kendiminkine, Björk'ün dünyasından da... Böyle böyle bir dünyakurmuşum kendime.Demek hırkayla, dille ya da dokunmakla, bakmakla bitmiyor iş. Sesiyle de duruşuyla, gülüşüyle ya da aniden bir poster olup duvarına yerleşmesiyle de dünya kurabiliyor kadınlar.O yüzden, kendi Janis'imi anlatan bir yazıyla yetinmedim. Yazarken kendimi de tarttım, ölçtüm, biçtim kendimi... Baktım ki; sevdiğim kadınlar kadarım. Sevdiğim kadınların toplamıyım sadece .
    --alıntı--

    bu yazının sahibidir. saygıyla ceketimi ilikliyorum önünde.
    1 ...