otoritesi güçlü, varlığını, birliğini korumayı hedefleyen, ülkülerinin, ilkelerinin ve ideallerinin peşinden koşan her ülkenin yapacağı harekattır.
klavye başından katliam diyenler, günün şartlarından, savaşmanın anlamından, devletin öneminden bi haberdir. bu bir eleştiri değil tespittir, analizdir.
anlamayacaksınız ama yine de anlatalım;
evvela en az senin kadar hümanistim ve emin ol ırkçı değil milliyetçiyim. türkiye'de yaşayan gerçek azınlıklardanım. gerçek derken çakma kürt sözde azınlığından değil. lozan'a göre azınlık kabul edilmiş olanlardanım. yani zaten ortada faşistlik yapmamı gerektirecek bir durum yok.
gel gelelim;
büyük çaplı bir baş kaldırıda, hadi gidelim ele başlarını toplayalım, yargılayalım, 5'er yıl hapis verelim böyle de güzel yaşayalım şeklnde bir düşünce yapısının olması mümkün değildir. bunun imkanı yoktur. dünya'da böyle bir şey yoktur. ulus millet anlayışına sahip bir ülkede ayrılıkçı ayaklanmalar mutlak suretle şiddetle bastırılır. çünkü isyanı başlatanlar şiddetle isyan etmektedirler. ülkeler peygamber değildir, kendileri çarmıhtayken başkalarına iyi dua okuyamazlar.
merak ediyorum hayatınızda hiç bombardıman gördünüz mü? hayır mutlaka görmemişsinizdir de en azından insan internetten bir bakar, belgesel falan izler. yani henüz; sadece eli silahları insanları öldürebilen bir bomba yapılmadı. devletin bekası, 3 yaşındaki kürtten de 20 yaşındaki türk'ten de daha önemlidir ve kurunun yanında yaşın da yanması çok normaldir.
bir millet, bir topluluk ya ilimle yönetilir ya zulümle. bizimkilerde ilim yoktu ve sonuçları bu oldu. üstüne düşülmemesi gereken, dönemin şartlarında hükümetin yapmak zorunda kaldığı ve başarıyla sonuçlandırdığı harekattır. 60 yıl sonrasından maval okumak kolaydır.