birinci mağdure (yengeç): bundan dört yıl önce onu gördüm. çok zeki olmasından ve beni hiç iplememesinden etkilendim. beni tam iki yıl sevgililik ile sevgilisizlik arasında oyaladı. beni sevdiğini anladığı anda benden kaçıyordu. aşırı ilgiden nefret ettiği gibi, ilgisizliğime ise çıldırıyordu. asla kıskanç olduğunu kabul etmezdi. hatta beni sevdiğini de kabul etmezdi ama biliyordum ki beni seviyordu. ben de onun bu ıssız adamlıklarına tahammül ediyordum. bir gitti mi bir ay gelmezdi, döndüğünde hiçbir şey yokmuş gibi davranırdı. ben istediğim müddetçe hayatımda kaldı asla gerçekten gitmedi. en sonunda ben onu terk ettim iki yıl hiç aramadım. hiç beni aramadı bu süre zarfında. döndüğümde ise hiçbir şey yokmuş gibi yeniden başladık. ikimiz de değişmiştik. hiçbir şey yapmama gerek kalmadan bana aşık oldu. hiçbir taktik gereği duymadım. şu an çok mutluyuz. artık hiç kaçmıyor.
ikinci mağdure (yay): onu ilk bir kısa filmde görmüştüm birden içim ısınıverdi. gel zaman git zaman günün birinde tanışıverdik. tabii her şey tanışmakla bitmiyor sözlük okuyucusu. bir de bunun katlanma merasimleri de var. birincisi romantik cümleleri pek kaale almamak lazım. çünkü sonu kara bir bulutun habercisidir. espri yapmayı pek beceremese de sevimli insan. genellikle iki taraftan biri iyi espri yapar diğeri beceremez. hayaller kurmayı sever, fakat tek taraflıdır. karşı taraf köpek sever mi sevmez mi umrunda değildir, gelecekteki kurulacak eve alıverir. parasız yola çıkmaz, borç teklif edene de küçük emrah gururu yapar. ama her şeye rağmen sevilesi insandır. mutluyuz, umutluyuz. çünkü ikimiz de uyuzuz. okuyanı öptüm (yanaktan).
üçüncü mağdure (kova): bundan 6 yıl önce soğuk bir şubat akşamında internette tanıştım onunla. benim ilgisizliğim onu cezbetmiş olsa gerek yaklaşık bir ay boyunca peşimden koştu sırf onu sevdiğimi söyleyeyim diye. onun hayatında ilk sevdiği kız olduğumu söylemişti. gelin görün ki fotoğrafımı gönderdikten sonra hayatımda mutluluklar dileyerek bana yol verdi. tabii ben hırs yaptım bu durumu. yaklaşık 1,5 sene sonra bu görüşme tekrarlandı yine bana aşık olduğunu söyledi. ama sonuçta fotoğrafımı tekrardan gördüğünde beni yine terk etti. 4,5 sene sonra -ki ben onu hala unutmamıştım beni reddeden tek erkekti.- şans eseri yeniden karşılaştık. kim olduğumu söylemeden onunla konuştum. ilişkiden tüm beklentilerimiz, müzik zevkimiz, hayata bakış açımız aynıydı. kısacası bir elmanın iki yarısıydık onunla. akabinde benden 3. kez çok etkilenmişti. fotoğrafımı gördüğünde hem beni beğenmedi hem de tanımadı. tabii ben triplere girdim bu kez. "sen neden karşıma çıkıyorsun, 6 senedir bırakamadın peşimi, bıktım seninle uğraşmaktan." dedim. o gene tanımadı ama ben rahatladım.
dördüncü mağdure (terazi) : onunla iki yıl önce bir tiyatro topluluğunda tanıştık. adını sordum "bana mı dedin?" dedi. aynı ortak arkadaşa "bana bunu ayarlasana." demişiz haberimiz yok. velhasıl kelam başımız bağlandı. biraz ketumdur kendileri. ağırkanlılığından ve umursamaz tavırlarından şikayetçiyim. öyle canımlı cicimli şeyler ona gelmez. yolda elele yürümez. ama ben onun bu hallerini seviyorum erkek dediğin ağır olacak. ona göre kadın dediğin taktın mı kola yakışmalı, çarptın mı duvara yapışmalı. bir kere seni seviyorum dedi iki sene geçti üstünden hala ikincisini bekliyoruz. ben yanında ağlasam o ders notlarına bakar, sınava çalışır. sorduğum zaman "bizim bir problemimiz yok neden ağlıyorsun ki?" der. hayatındaki öncelikleri gazetesi, televizyonu ve terliği. her ne kadar sevgisini göstermese de gösterdim mi tam gösterir. milletin içinde kan kusar, kızılcık şerbeti içtim yapar, herkes bizi çok mutluyuz sanır, biz de mutluyuz zaten. bu saatten sonra atsan atılmaz satsan satılmaz, başımız bağlanmış bir kere. evleneceğiz, mutluyuz. nişanımız var bekleriz.
beşinci mağdure (akrep): bu herif beni genç kızlığımın en güzel zamanlarında kaçırdı. benim de gönlüm yok değildi. fakat olan oldu. kader ağlarını ördü. evliliğimizin ilk yıllarında bana vaat ettiği şeylerin hiçbirini bulamadım. "senin elini sıcak sudan soğuk suya koydurmam gerekirse aç kalır hizmetçi tutarım." lafları benim hizmetçi olacağıma delaletmiş. 37 senedir saçımı süpürge ettim gene de yaranamadım. o ise benim kıskanç, çığırtkan, deli, zırdeli, aladeli, geveze, zaman zaman çirkefleşen ve onun kadınlık portresine yakışmayan biri olduğumu hep dillendirdi. ben anlatırım, bağırırım, şikayet ederim, adam sanki ben yokmuşum gibi davranır. televizyonun karşısına geçer, gazetesini de alır, sanki evde insan yaşamıyormuş gibi gazını da çıkartarak yatar. bir gün durmadan iki saat boyunca aynı odada ona bağırmıştım, benim ses tellerim koptu, o dönüp bana bakmadı. buna rağmen seviyorum. galiba o da beni seviyor. 37 senedir benleyse iyi hizmet etmişim.