10 ekim 2009 belçika türkiye maçı

entry92 galeri
    86.
  1. garip hissettim kendimi, türkiye a milli futbol takımının her maçında kalp krizleri geçirmeyi alışkanlık haline getirmiş bu bünye yıllar yıllar sonra bu takımı ilk kez bir resmi maçta hiçbir iddiası olmadan top oynarken gördü, aslında oynayamıyorlardı zaten de biz öyle diyelim. euro 96'daki 3-0'lık danimarka maçı, ya da 1993'te norveç'i yendiğimiz dünya kupası eleme maçıdır sanırım iddiamız olmadan sahaya çıktığımız en son resmi maçlar.

    öyle ki, son maçlarında adeta form patlaması yaşayarak maç başı 3 gol 3 asistle oynayarak milli takıma hakkıyla seçilen nihat kahveci'nin ikinci yarıda çektiği, skor tabelasını milimle sıyıran şutu bile batmadı, güldük sadece. sahada ceyhun eriş, yusuf şimşek gibi adamlar vardı. kağıt oynuyordum o sırada, onlara da güldüm geçtim sadece. olacak o kadar skeçlerini andırıyordu manzara, "güleriz ağlanacak halimize" misali. sahi bu ülkenin genç futbolcuları vardı, iddia yok bir şey yok, bari onları görseydik. hani normal maçlarda bu çürük zihniyet yüzünden kendilerini izleyemeyeceğimiz kesin de bari şu gazoz maçlarda oynasaydı garibanlar. halı saha futbolunda uzman bir millet olarak bu anlayışı a milli takım seviyesine kadar çıkarmasak ayıp olurdu zaten, maçtan önce "aldım verdim" yapaydık bari.

    emile mpenza için kuşkusuz önemli bir maçtı, euro 2000'deki belçika-türkiye maçında nizami golü sayılmayan ve dünyaları kaçıran emile bu maçta diyeti ödedi sanırım, ama ne yazık ki onların da bir iddiası yoktu. o gün burnunda fowler misali beyaz bandıyla epey üzgün görünen mpenza dün 23 nisan bebeleri gibiydi, sevindim adına.

    ilk defa kendi ülkemin milli takımının da hezimete uğramasını diledim, ağaç kafa fellaini altıpas civarından o aşırtma golü kaçırıp skoru 3-0 yapamayınca üzüldüm ne yalan söyleyeyim. euro 2008'deki sahte başarıyı hariç tutarsak, ağustos 2008'den beri yaşadığımız şu koca rezilliğin üstüne daha hala utanmadan "kimseye hesap vermem" tarzı laflar eden bir teknik direktörü de gördük. koca ülke estonya'ya umut bağladı ya üzüleceğini bile bile, gurur duy sen eserinle. ama gördük ki estonya boşnakları 5-0 yense bile bizim kolumuzu kıpırdatacak halimiz yokmuş, gene bir şey olmayacakmış, şu dünkü tuhaf ötesi takımı yenemeyecek takım kendine futbol takımı demesin.

    sadece şu maçların ihalesinin verildiği kanallar ve onların spikerleri bile şu milli takımı ne kadar ciddiye aldığımızın göstergesiydi, kim derse "futbol ülkesiyiz" diye işte ona götüyle gülerler. ikinci sınıf yayın, ikinci sınıf bir spiker, ikinci sınıf bir teknik direktör, dördüncü sınıf bir milli takım; daha da fazlasını beklemesinler...

    bundan sonra da mümkünse 2 yıl sonrası için konuşarak "bu grupta en kötü ikinci oluruz" şeklinde bizim takımı dev aynasında görmeyen, brezilya zannetmeyen ve müneccim boku yemeye çalışmayan bir anlayışla yönetilsin bu takım. letonya'lar, isviçre'ler bize ders olmadı hala utanmadan bosna hersek'e mahalle takımı diyebiliyoruz, sahi biz kimiz ki? şu an bu sözlüğün geri kalanı gibi içinde türkiye a milli futbol takımının bulunduğu tek bir dünya kupası gördük şu gözlerle, gene tarafsızız, gene şu alır bu alır muhabbeti dönecek bizden bağımsız olarak. sen çok yaşa fatih terim, kimseye de hesap verme, ders alma ders ver...
    3 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük