laiklik sisteminin dikta ettiği islamda cennet cehennem diye bir şey olmadığından dışarıdan, arkadaş veya tanıdıklar yoluyla bu inanç içine enjekte edilmiş insanın ibadet şeklidir.
namaz kılan ve kılmayan insan arasındaki en açık fark olan allah * korkusunu tüm gücünü bu dünyadan alan bir sistemden almayı beklemek zaten komik bir hata olurdu. ki yıllardır görülen tecrübelerle de onuncu yıl marşı okunurken gözleri dolan hiçbir babanın evladının 12 yaşında namaza başlamadığı türkiye'nin gizli ve bir o kadar da herkes tarafından bilinen gerçeklerindendir.
namaz kılmak, günün (hayatın) belli bir zamanını ibadete ayırmaktır. sadece namaz kılınan zamanı değil sonucunda gelmek zorunda olan, içki iç(e)memek, club'lara (en azından sık) gidememek, iş çıkışı bir bayan arkadaşla north shields'e gidip naneli bailey's içememek, manowar konserinde en ön sırada headbang yapamamak (ki dinen bir zarrarı yoktur, yapılabilir), tüm kuzenlerin ve kız arkadaşlarının toplandığı devasa bir mangal partisinde tequila shot'larıyla coşamamak korkuları laik bünyeyle uzun süre çatışır, tedirgin eder.
ama unutulmamalıdır ki allah'ın cennette bize vaad ettiklerinin yanında, bu dünyanın şeytani, geçici ve deyim yerindeyse zorla güzellikleri birer hiçtir hatta ciddi anlamda komiktir.
bu çeşit bir düşüncenin başlangıcında dahi olan arkadaşlara bulunulması gereken ilk tavsiye, zaman buldukça büyük camilerde vakit namazlarına gidip, kılmadan da olsa kafalarındaki yargılamayı orada yapmalarıdır, uzun süre düşünmeleri ve çok da acele etmemeleridir.
allah izin verir de namaza başlanırsa da, kesinlikle aileyle siyasi, dini bir tartışmaya girmekten kaçınmalı, bir iki sene içerisinde hepsinin tek tek tesbih taneleri gibi namaza başlayacağına tanık olmak, tüm ailenin ahiretine sebep olup, dünyada yapılabilecek en büyük sevaplardan birini kazanarak yaşlanıp o büyük mükaafata allah'ın izniyle kavuşmaktır.
allah, gökleri ve yeri hak ile yarattı. geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine sarıyor. güneşi ve ayı emri altına almıştır. her biri belli bir süreye kadar akıp gider. dikkat et, o azizdir ve çok bağışlayandır.
allah sizi bir tek nefisten yarattı, sonra ondan da eşini yarattı. sizin için hayvanlardan sekiz eş meydana getirdi. sizi de annelerinizin karınlarında üç türlü karanlık içinde yaratılıştan yaratılışa geçirerek yaratıyor. işte bu yaratıcı, rabbiniz allah'tır. mülk o'nundur. o'ndan başka tanrı yoktur. öyleyken nasıl oluyor da çevriliyorsunuz?
eğer inkâr ederseniz, şüphesiz allah, size muhtaç değildir. bununla beraber o, kullarının küfrüne razı olmaz. eğer şükrederseniz sizden bunu kabul eder. hiçbir günahkâr diğerinin günahını çekmez. nihayet hepinizin dönüp gidişi, rabbinizedir. yaptıklarınızı o size haber verir. çünkü o kalblerde olan şeyi hakkıyla bilendir.
insanın başına bir sıkıntı gelince, rabbine yönelerek o'na yalvarır. sonra allah kendisinden ona bir ni'met verince, önceden yalvarmış olduğu şeyi unutur. allah'ın yolundan saptırmak için o'na eşler koşar. de ki: küfrünle biraz eğlene dur, çünkü sen, muhakkak cehennem ehlindensin.
yoksa (inkarcı), o geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibâdet eden, âhiretten çekinen ve rabbinin rahmetini dileyen kimse (gibi) midir? de ki: "hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür,"
de ki: "ey inanan kullarım! rabbinize karşı gelmekten sakının. bu dünyada iyilik yapanlara iyilik vardır. allah'ın (yarattığı) yeryüzü geniştir. yalnız sabredenlere, mükâfatlan hesapsız ödenecektir."
not: unutmayalım ki allah *, merhametlilerin en büyüğüdür. yalnız sadece kendisi ile birlikte olanlar için. o'nun gönderdiği peygamberi yok sayıp, tahrif edilmemek üzere gönderdiği tek kitabı olan kur'an-ı kerim'in emirlerine uymayıp sonra da ''allah, o kadar kötü olamaz, insanları din ile korkutmayın'' demek, en hafif tanımı ile cehalettir.