guzel bir paris aksamustlerinden biriydi, dostlarimla birlikte pipolarimizi tutturup, kahvelerden, tutunlerden ve kadinlardan sozediyorduk.sahsen, pek de kadinlardan yana sansli olmadigimdan bir ara dalmis fotograf makinemle etrafi seyrediyordum.birden uzakta bir cocugun cim yedigini gordum, evet, cocuk agzina cimleri atiyor fakat nedense yutmuyordu ve sanirim agzinda calkalayarak balgamla karistiriyordu.meraklanip biraz daha izledim, cocuk kipkirmizi surati ve agzinda cimlerle, adeta bir embesili andiran surat ifadesiyle, sirita sirita, tam da alabildigine simartilmis bir turk okuzune yarasir mal tavirlariyla yanindan gecen liseli kizlarin ustune agzindaki buyuk tukruklu cim topunu tukurup, essek gibi gule gule kacti.tipinden turk oldugunu tahmin ettigim cocugun formasinin arkasinda saint-dizier (bir turk okulu) yazisi vardi.bu vesileyle turk insanini bir kez daha, bir kez daha dusunme sansim buldum.geneliyle ilgili bir yargiya varmak istemesem de, gercekten dunyanin sayili okuzlerinin bu milletten ciktigina bir kez daha emin olmustum.