ahmet haşim, anılarına değindiği bir yazısında: "ankara lisesinin bahçesindeki havuzun başında akşamları sakallı celal'in harikulade saçmalarını dinlerdik" diye yazar. (o zamanlar sakallı celalankara lisesi müdürüdür) o saçmalar harikulade olmasaydı dinlemeyeceklerdi elbet. kim dinler alelade saçmayı! üstelik 'harikulade' sözcüğü haşim'in dilinde bizi şiirin tanımına yaklaştıran bir kavramdır.
ahmet haşim ile sakallı celal, birbirlerine taban tabana ters kişilerdi. belki anlaşmaları bundandır. bir akşam, havuzbaşı söyleşilerinde söz şiire, şiirin ne olduğuna gelir. ahmet haşim, "bana beş altı sözcük ver, sana bir şiir yazayım" diye şaşırtmak ister sakallı celal'i. beriki bağırmış, "yazamazsın haşim" demiş; "şimdi içerden bir sözlük getiririm ha!"