görülmeyen,duyulmayan,hissedilmeyen gözyaşları vardır.Ben kısaca balıkların gözyaşları derim buna.Bir sahil kenarında, bir cafenin en arka masasında yada sokakta elleriyle gözlerini gizleyen ve sürekli saatine bakan bir kadının yada bir erkeğin gözyaşlarıdır.Aslında artık ne saatin kaç olduğu umrundadır ne ayakkabısının tozlanmış olması ne gömleğinin ve ceketinin uyumu ne gece ne gündüz.
Balıkların gözyaşları sadece kendisine aittir,bir sevgili beklemez yada derdini anlatacak bir dost.Sadece ağlar ağlamak için ağlar,bir gidene ağlar bir gelene kalbni açmak için değil.Belkide kalbi bir ağa takılı kalmıştır çırpınmak için döker gözyaşlarını denize hissetmezsiniz,Ağlarken birşeyler çizmeyi denemek lazım bazen kareler,çemberler çemberin içinden geçen doğrular.Ve balıkların gözyaşlarındaki yalanların akıp gidişini yanlızca yağmurla bağdaştırmamak lazım,bu sadece bir nehre kağıt gemi bırakıp gidişini izlemek gibidir gözden kaybolamayacak kadar güçsüzdür batar hemen yada bir çalıya takılı kalır ve parçalanır.Her bir parçası ayrı bir yere sürüklenir ve bir başkası tarafından boş bir kağıt parçası değilde birşeyler yazıyormuş gibi okunmaya çalışılası bir değer görür.insanlar da böyledir işte siz avucunuzdan yitirirseniz bir başkası bulur ve bir daha yitirmeye bilir ama gözyaşlarıyla ama çırpınarak.....farketmez o bir başkasınındır artık.Balıkların gözyaşları ellerinize akmalıdır.