kafama taktım son günlerde, her yerde kedi taşlayan çocukları görmekten içime içime işledi bu. çocukların piskopat olduklarını söyleyemem. herkes kızar. "tü kaka" der bana. ama irdeleme ihtiyacı hissettim gene. çocuklardaki bu şiddet eğilimi neden diye? gene bir cevap bulamadım. iyisi mi gözlemlerimi aktarayım. belki biri biliyordur da bana da anlatır...
oyun parkı, çocukların oyunlar oynaması için yapılmış, günlük egzersizlerini tamamlayıcı, sosyal yaşantıları için gerekli ve geliştirici bir yerdir. parklara küçük çocuklar yetişkin gözetimlerinde giderler. yere düşüp uff olmasınlar diye.
ama bu güzel yerde, bu çiçeklerle süslenmiş yerde, iki çocuk ellerine taş almış ve minik ellerini yalayarak suratını temizlemeye çalışan kediye taş atabiliyorlar. çocukların yaşları o kadar da küçük değil. en fazla ortaokul. ama yedinin üzerinde ikisi de...
kedi kaçıyor, çığlık atıyor, saklanıyor. ama çocuklar onu bir şekilde köşeye sıkıştırıp taşlara boğuyorlar. ben bir gözlemci olarak müdahale etme gereği duysam da, yerimden kalkamıyorum bu korkunç eylem karşısında. insanlık görevimi yapamıyorum çünkü insanlığımdan çıkıveriyorum. hemencecik o çocuklar oluyorum o anda. ve onları anlamaya çalışıyorum gözlerimi şişirerek ve dehşet içinde. kedi kanlar içinde köşede ağlıyor. ağlıyor diyorum çünkü o sesin başka bir duygusu olamaz. yerimden kalkıp çocukları kovalamak istiyorum ama, ya taşlanmaktan ya da sanırım hızımı alamayıp birer tokat atmaktan korkuyorum çocuklara. kalkmıyorum bende. yer bir kenar mahalle semti değil. bu çocuklar bir savcının, bir mühendisin çocuğu. "eğitim mi?" diye soruyorum. çocuklar bir kedinin acı çekişini bildikleri ve algıladıkları halde neden bunu yapmak istiyorlar? kanın ne olduğunu bildikleri halde neden kan çıkarmak istiyorlar?
"çocuklar gitsin. gitsin gitsin... gitsin..."
bir an kedi oluyorum sonra...
çocuklar gidiyor. pusuyorum oturduğum yere. kediye bakacak güç bulamıyorum kendimde. çocukları sorguluyorum. dünyadaki bütün çocukları... çiçekleri...
-bende mi böyle idim anne?
-hayır.
-peki ya kardeşim? hatırladığım bir karınca olayı var. karıncaları taşla vurarak öldürür. güzel kokulu bir kutuya koyardı.
-evet.
-anne?
-efendim kızım...
-kedi de, karınca da, taşlanırken aynı acıyı çeker mi anne?
-...
onların ruhları henüz kirlenmemişken. bedenlerine çirkin eller değmemiş ve hayatın sillesini yememişken, neden..? neden kedi taşlarlar?
"oo çocuklar daha neler taşlıyor bir bilsen... polisi, köpeği, camı, kardeşlerini, arkadaşlarını, duvarları..."
"neler diyorsun!"
şiddet kodlarımızda yazılıysa eğer, uygulamak için büyümemize gerek yok sanırım. çocuklar acıyı hissetmedikleri sürece acıttıklarını da anlamıyorlardır belki. ya da sadece büyüklerinden gördüklerini, arkadaşlarından gördüklerini kopyalıyorlardır masumca. bir arkadaşı taşlıyorsa o da taşlıyordur masum kediyi. hiç bir şey düşünmeden. oyun parkının oyunuymuşcasına... ya da televizyonlardan öğreniyorlar bunları. hep televizyon kaka zaten, bir gece bahçesi güzel...
özet olarak hele o kuşları öldürüp kafalarını kesen çocuklar yok mu? ben onlarla hiç karşılaşmak istemem bir daha. hele hele yavru köpeğin kuyruğunu kesip onu manasızca ellerinde sallamaları.
-dur! kaldır ellerini!
-...
-arkanı dön ve kıpırdama! köpekten uzaklaş! konuşmama hakkına sahipsin!
hayır hayır bu da şiddet işte! yapamam ben. polis olamam...