gözünü gözüme dikmiş öylece bakıyordu. sanki küçücük çocukluğumdan kalma en baba anımın, ışıl ışıl bilyemin iki tane kopyası gibiydi o gözler. bana bakıyordu evet tam da bana ve hırsla. ben donmuş bakarken, çemkirdi. belki de bu çemkiriş, daha yolun en başında bana yaşayacaklarımın ipucunu vermeliydi ama, ben çarpılmıştım. ilk görüşte aşk hikayelerine nasıl testislerimle güldüğümü, şimdi hatılıyorum da acaba o neydi diyorum. aşk değildi o an belki ama alıp ben aşka taşıyan bir şeydi, çekimdi işte. o bik bik bik öterken ben gülümseyerek gözlerine bakıyordum. "lütfen ağzınızı ayırıp bakmayın da çekin şu arabanızı artık" sözlerini algılayabildim. yaklaşık yarım saattir beni aramaktaymış, çok geç kalmış, insanlık haliymiş, madem çıkışını tıkamışım neden bi telefon numarası bırakmamışım, benim yüzümden günübirlik geldiği şehirimde işini bitirememiş bir gece daha uzamış.." ben gayri ihtiyari sigara paketime telefonumu yazıp eline tutuşturduğumda o da kalakladı bu sefer. kekeleyerek "şimdi değil, ozaman bırakcaktınız" dedi. demin ne mal mal bakıyon lan kafanı kırmadan s*tir git tavrı yapan kız benim gibi donakalmıştı. ve birden gülmeye başladı. hadi lütfen dedi. ben çektim arabamı ama arkasına takıldım bırakamıyordum. o günlerde böyle gelişen olaylarla başlayan aşkımızın, ruhunda geçmişe ait derin yaralar olan hayatımın aşkının tavırları, hezeyanları nedeniyle bir gün bitebileceğini ve oyalanıp acımı dökeyim diye bir sağlam dost vasıtasıyla getirildiğin buralarda ağıtlar yazabileceğimi düşünmezdim bile.oysa hep kavramak istedim yüreğini, basmak istedim bağrıma ruhunu, oysa o kadar çok darbeliydi ki, morluklar her dokunduğumda acıtıyordu seni ve feryadın bana patlıyordu. AH aşkıM. AH NEFESiM. ne olurdu aldığın darbelerin acısını benden çıkarmasayın ne olurdu. seni çok özledim.