ilaçlar buzdolabında saklanır. Buzdolabının kola, su, gazoz yerleştirilen kısmı ilaçlara yetmeyince, ilaçlar yumurtaların bulundugu alanda, kurumuş yarım limonlara komşuluk yapar. kendine özgü tedavi yöntemleri vardır; ağrı ve acılarda salça, diş macunu, yoğurt, hamur, zeytin çiğnemek, ekmek çiğnemek ve yaralı ağrılı yerlere o tükürüklü ilaçları ! sürmek gibi... sıcak tuğlalar, bardaklarla sırt çekme, göze sarımsak sürmek gibi, kanayan yaraya tuz, tütün gibi bilimum şeyler basmak, burkulan yere çiğ et sarmak gibi... gelinin beline kırmızı kuşak bağlanır, bekaretin temsilcisi olarak, damadın geçmişi kesinlikle önemli değildir... misafirlikte kolonya ikram etmek büyüklerin ellerine, çocukların kafalarına dökmek... şehirlerarası yolculuklarda bayan yanına tanınmayan erkek oturtulmaz, yemek yerken ısrar edilir hatta abartılıp "allah'ın adını verdim" gibi klişelerle midesi tıka basa dolu olsa da zorla yemek sofrasına oturtulma çabalarından vazgeçmeyiz... öğrencilik yıllarında ilköğretimden üniversiteye kadar sınav kağıtları dağıtılırken "hocam istediğimiz sorudan başlayabilir miyiz ? hangi üniteden, kaçıncı sayfaya kadar sorumluyuz hocam ? klişeleri yine bizdedir. hesabı erkek öder; öderken de ne kadar olduğunu gizleme çabaları hep vardır...
