zatıma teşekkür etmiştir. bana ithafen yazdığı son entrysinde "bir insan kendisiyle nasıl çelişir" i göstermiştir. ağzında bakla falan olmadığı zaten besebelli. tüm evrimcilerde olan mental fonksiyonlara sahip biri olduğunu ilk girisinden algılamıştım.
çelişki olayına gelince efenim şöyle:
şimdi bu zat-ı muhteremin (#6207198) nolu entrysinde şöyle bir ifadesi mevcuttur:
"doğrulayacak çok şey var da yanlışlayacak şeyler lazım. karaciğerin, gözün, ayağın, bacağın evrimine kıçınla gülüyorsun madem, nedir birader senin bunlara getirdiğin açıklama?"
aynı zatın (#6211220) entrysindeki şu ifadesi ise gözlerden kaçmamıştır:
"senin inanışında bunlar nasıl açıklanır demesem de lafı oradan algılamayı seçmiş ve allah cc'sine havale etmiştir beni."
hayda mı demeliyim, ybsg mi? ne yakışır şimdi bu durumda?
en iyisi "bak gardaş, ilk entryinde benim bunlara getirdiğim açıklamayı soruyorsun, ben de sana bütün bunları allahın yarattığı gerçeğini söylüyorum.. benim açıklamam başlangıç için bu diyorum. yani boyutlarötesinden, asla ihata edilemeyenden. sonrası malum zaten. erkek dişisi, çiftleşmesi, eli, ayağı, gözü, kulağı, ruhu... bunlar tıp alanında her gün inceleniyor zaten.
benim açıklamam en başından bu ve herşeyin ilk yaratılıştan sonra, yaratıcının koyduğu sınırlar içinde gerçekleşen sebeplerle ilgili.. nedir bu sebepler? çiftleşmesidir, mitozudur, mayozudur, krossingidir, ovırıdır...
senin açıklaman ne peki? 'ya işte, şöyle şöyle kimyasallar vardı da, dünya bir çorbaydı da, sonra şimşek çaktı, rüzgar püf dedi, bulut ağladı, toprak serpildi sonra aminoasit oluştu.. sonra bundan yaklaşık yirmi tane daha yanında oluştu. bunlar yalnız doğru olan bağı seçip (nasıl? - nasıl olduysa..) proteini oluşturdular. sonra yanında başka proteinler. sonra bunlardan organeller.. ama burada organeller, tam da hücrede bulunması gereken miktar kadar dikkat.. neyse sonra hücreler, sonra şunlar bunlar bik bik..'
senin açıklaman tam olarak bu cahil arkadaş.. teknik bir kaç terimle kafanı yıkatırsın, sonra nişasta-amilaz enzimi diye ötersin.. 'amilaz nasıl oluştu? nişastayla nasıl yanyana gelmeyi başardı?' desem, mavi ekran..ühühhü..
"
diyeyim..
bak kıçımla güldüğüm şeyler jay jay ım. neremle güleydim bunlara?
yine aynı ilk entrynide "doğrulayacak çok şey"den bahsetmiş bana ağır takıl demişsin.. e brdr, doğrulayacak çok şey nedir? nerededir? etin üstündeki sinek larvalarına, evrim delili diye atlamak mı? amilaz-nişasta mı? al sana hazır amilaz ve nişasta desem, bana bir kök hücre oluşturabilecek misin? yoksa tesadüfe ithaf ettiğini kendin beceremeyecek misin?
al sana yetmiştrilyon hücre desem, bana bir insan bedeni oluşturabilecek misin? *
o bahsettiğin çetin başlangıç koşullarına zavallı bir hücrenin göğüs gererek dayandığını çekinmeden iddia edebiliyorsun ya, "al sana bağış için kalp, bunu numune hastanesine yetiştir." desem ne yapacaksın?*
ötüp duracaksın yine bilim, abiyogenez, açıklama, lafazanlık, sübhaneke amin.. diye. en iyi bildiğin şeyi bizden esirgemez olmaz di mi? bu arada yeni farkettim, o kadar konuştuk bir kere ruh, içgüdü, akıl, düşünce, şefkat demedik.
bu teori dediğiniz her ne b.ksa bana, kapımdaki kumrunun neden yediklerini yavrularının önüne kustuğunu açıklasın. tabi bunlar senin seviyende bilimsellikten son derece uzak ve safsata olan şeyler. *dikkat edersen duygu sömürümü de koydum ortaya.(hadi buna dair tesadüfler üret)
mücahit arkadaşlarıma selam söylemem gerektiğini de eksik etmemiş. galiba evrime inanmayan herkesin mücahit arkadaşları olmak zorundaymış. evrime inanıp inanmamak tamamen bir düşünsel sorundur efenim. kimileri aklını gerçekten kullanır, kimi de götünde orda burda. sonra kaçırır tabi birşeyleri. yakalamak isteyen yakalar. istemeyen yakalamaz. işte gurur burada devreye girer. istemekle-istememek arasında..
ama kullandığın kelimeler gerçekten biraz özenti olmuş be brader. olmuyor, bir türlü oturmuyor yani..