kafam güzel üşenmemişim 20 satırlık entry yazmışım. açıklamışım, eleştirmişim, sallamışım işte bir şeyler. Hatta entrynin ortasında konuyu unutmuşum. O derece. Derken 2 dakika sonra alakasız birinden mesaj;
-gerizekalı. daha 'neyse ki' ayrı yazılır onu bilmiyorsun yazar olmuşsun. hıhhh!
ne ayar beee. ulan ben sayısalcıydım. bizim hocalar sallamazdı 'ki' yi falan. haliyle sözelciler kadar önemsemezdik. atıyorum sınavda yazdın diyelim;
-neyseki 9+7=16 olay bitti abi 10 puan.
yaz bakalım cevaba;
-neyse ki 9+7=18 direk aldın kafasını. 0 puan. 'ki yi ayrı yazmış abi 5 puan verelim'. yok öyle bişi.
oturmuşum türkçe karakteri deli gibi kullanarak aklıma geleni yazmışım. tamam dikkat etmek lazım tabii. elimden geldiğince de dikkat ediyorum. hatta müsait zamanımda oturup editliyorum dikkatimi çeken imla hatalarını. neymiş 1 tane 'ki' bitişik olmuş. koskoca yazıdan bir onu anladın yani. gerçi sonrasında ayar verdiğini düşünen şirin yazarın entrylerini incelediğimde en sevilen yazısının ilk cümlesinde 'şöyleki' kelimesi dikkatimi çekti. gülümsedim hemen. ah ah nasıl da afacan. ne biçim ezmiş beni.
-de, -da yı biliyorum. cümleden çıkartıldığında anlam bozulmazsa ayrı yazılır. buna benzer bişi işte. sizin yüzünüzden entryi tamamlayınca göndermeden oturup tek tek -de,-da ları cümleye sokup sokup çıkartıyorum. hee yazıma şöyle bir baksa kim bilir ne mecaz-ı mürseller var. (kim bilir i ayrı yazmam umarım dikkatlerden kaçmamıştır) onları görmezsin tabi amına koyim. gemi beşiktaş a yanaştı. bok yanaştı nereye yanaşıyor. kolay mı öyle? iskelesine yanaştı aslında. noldu? mecaz-ı mürsel. ayrıca fıstıkçı şahap. çıkar ünlüleri. hobaaa. sert ünsüzler. hatta şunu da söylim 'peçete kase hoşaf' formül aynı.
varmış di mi bişiler bende. altyapı fena değil yani. yazar olabilir miyim şimdi?