Dün izlediğim, 3 tane daş gibi oyuncunun (Emily Browning, Arielle Kebbel, Elizabeth Banks) oynadığı, çok güzel bir yerde kurulu olan çok güzel bir evde geçen, büyük bir kısmında klasik amerikan korku filmi dedirten ama sonunda sizi ters köşeye yatıran ve "oha" dedirten filmdir. izlememiş olanlar aşşağıdaki yazıyı okumasın!
-----spoiler-----
Film hafızası kayıp olan, annesini kaybetmiş kızın hikayesini anlatmakta. Kız (Emily Browning-anna) annesini kaybedince (sonradan anlıyoruz ki tek kaybettiği şey annesi değil) bileklerini keser ve bu sebeple akıl hastanesine yatırılır. Bir süre sonra doktorun "her ne kadar hatıralarımız bizi yaşatsa da anna belki de bu kez unutmak bizi hayatta tutabilir!" telkiniyle beraber hastaneden çıkar. Bir nevi üvey annesi olan rachel ve babası ile göl evinde yaşamaya başlar. Sonradan kardeşi alex de onlara katılır. iki kızkardeş racheldan nefret eder ve onunla ilgili olarak birşeyler (bir açık bulmak için) araştırmak isterler. Bulduklarını sanıp isimini değiştirdiğini ve hatta bir aileye bakıcılık yaparken bütün aileyi öldürüp kaçtığını internetten öğrenirler. Bu üçlü arasındaki kavga büyür ve siz iyicene racheldan nefret etmeye başlarsınız. Hatta bu arada anna hayaletleri ve kabus gibi şeyleri gerçekmiş gibi görür (Annesinin canlı halini, eski sevgilisini mesela). Filmin sonlarına doğru klasik bir amerikan korku-gerilim filmi gibi görüp bitse de gitsek diye düşünürsünüz. Ben annesi hayalet olarak gelip annayı racheldan kurtaracak diye düşünmüştüm. Ama film sonunda size (en azından orjinalini izlememiş biri olan bana) hareket çekip şok ediyor. Filmin sonunda anlıyorsunuz ki anna gerçekten deli. Kötü sandığımız rachel aslında katil falan değil (gerçi baba ile beraber annenin arkasından işler çevirmişler ama!). Alex ise anna'nın hayalinde yaşayan biri. 1 sene önceki patlamada anneyle beraber ölmüş olan kızkardeşidir. Anna Annesini, kızkardeşini(bunları yanlışlıkla) ve eski sevgilisinin kendisi öldürmüş. Biz bunların şokuyla sarsıldıktan sonra anna eskiye dönüp ne olduğunu hatırlıyor ve tabiiki bu arada biz de izliyoruz. Anna rachel ve babasını basınca onları öldürmek için annesinin de içinde olduğu ve kızkardeşinin de içeri girdiği göl kıyısındaki evden benzin alır ama kapatırken tam kapatmaz ve sızıntı oluşur. Kızkardeşi de lambayı devirince yangın çıkar ve ev patlar. Bunların öncesindeki partiden gelen eski erkek arkadaşı da bunların hepsini görür. ileri de kendisinin "olayları gördüm. Hadi buluşalım ve konuşalım" demesiyle sanki rachelın suçlu olduğunu söyleyecekmiş gibi bir izlenime kapılırız. Tabi buluştuklarında ex arkadaş anna'a olayı anlatınca annanın hafızası geri gelir ve anna ex arkadaşı eşşek cennetine gönderir. Yani biz önceden faklı izleyip buluşmadıklarını sansak da bunları filmin sonunda görürüz. Annanın rachel'ı sürekli olarak bir aileyi öldüren bakıcı olarak görmesinin sebebi ise filmin son sahnesinde anlaşılmakta. Kendi odasının karşındakini paylaşan kişi o aileyi öldürenle aynı. O aileyi öldürme hikayesini anlattıkça bu da kendini kaybetmiş ve kötü psikolojisinin iyice deliliğe kaymış olduğu sonucunu çıkardım buradan.
Film gerçekten çok başarılı. Orijinal filmi (janghwa, hongryeon- a tale of two sisters ) izleyemedim ama bu film de ters köşe yapmayı başarmış. Aslında annanın katil olduğunu anladığımız sahneyi gerçekten çok güzel yapmışlar. Yani filmin son kısımları sizi malak gibi ekrana baktırtıyor. Film içerisinde annanın yüzüne baktığınızda "agucuk bugucuk" diyerek kızı sevesiniz geliyor. Kız hem güzel hem sevimli. O kadar melek yüzlü bir kızın böyle bir rol için seçilmesi gerçekten çok iyi düşünülmüş(aynı şey awake adlı filmde jessica alba içinde geçerli). Bu Sizi ters köşe yapmasındaki en büyük sebeplerden. rachel için de Tam tersi şekilde konuşabiliriz. seksi ama ben bir manyağım demek için uygun yüz ifedesine sahip. Aslında bir çok ayrıntı filmin çoğu yerine bırakılmış olsa da (mesela alexin anna hariç kimseyle konuşmaması gibi) ben filmden çok fazla bir şey beklemediğimden hiç dikkat edememişim.
Sonuç olarak "kaçırmayın" diyorum. Çok başarılı bir film. Ama sonuna kadar sabredin!