şöyle maddeler halinde uzayıp giden, deneyimle sabit ama geçerliliği yine de tartışmalı tavsiyelerden oluşan bir kitap olabilir bu:
- dünyanın en güzel şehrine geldiniz. eğer istiyorsanız, gelir gelmez trafikten, düzensizlikten filan şikayet etmeye başlayın ama bu güzelliğin de farkına varın. her güzelliğin bir bedeli olduğunu unutmayın. istanbul, verdiği her acı için teselliler sunabilen yegane şehirdir belki. görün yeter ki, bakın ve görün.
- yüz metreden farkediliyor: yenisiniz ve evet açık hedefsiniz. ama paniğe kapılmayın. öncelikle yürüyüşünüzü düzeltin. herkes hızlı adımlarla, çok acelesi varmış gibi, bir şeylerden kaçarmış gibi yürür bu şehirde. siz de kalabalığa uyun. öyle aval aval bakmayın bir de etrafınıza. ağzınızı kapatın! yüzünüze anlamsız, donuk bir ifade yerleştirin!
- her eyleminiz maceradır istanbul'da. sabah evden çıktığınızda, gitmek istediğiniz yere ne kadar sürede gidebileceğinizden çok gidip gidemeyeceğiniz önemlidir. akşam sağ salim eve dönebilmek, o günün kazanılmış zaferidir. böyle düşünün, bu korkmak demek değildir. tam tersine her zaman dikkatli ve kendi kendini kontrol halinde olmaya yöneltir ki, bu istanbul'da sizin hayrınızadır.
- her an birileri çıkıp sizden birşeyler isteyecektir, şaşırmayın. bu kişi eğer bir "profesyonel"se dediklerini yapın. istek o yöndeyse ve ikna etme şansınız yoksa, evet ceplerinizi boşaltın. karşınızdaki "meslek erbabı"nı gözünüz kesse bile kahramanlık yapmayın. ceplerinizi boşalttıktan sonra kimliğinizi, sim kartınızı, yol paranızı geri isteyin. böyle bir anlayış gösterilecektir size, sevinin!..
(bu tür karşılama merasimleri dışında istanbul'un kimseye adamakıllı "hoş geldin" dediği görülmüş şey değil tarih boyunca, şahsi almayın her şeyi. azminizi yitirmeyin!)
- istanbul çok büyük, zaten biliyorsunuz, ayrıca ispatlamaya çalışmayın bunu. sürekli açılmanız kendi sınırlarınızı görmenize sebep olur sadece, üzülürsünüz.
- istanbul'u geldiğiniz yerle kıyaslama yanlışına düşmeyin. "başka istanbul yok!" bu şehrin yaşayışına, kurallarına, gerekiyorsa kuralsızlığına ilk günlerden itibaren uymaya çalışın. farklılıkları yadırgamayın, kimseyi yargılamayın. acımayın, acınacak hale düşmeyin.
....
- istanbul insana doymuştur. hikayeye, maceraya, drama doymuştur. ancak...güzelliğini biraz daha bozmayacaksanız, temizliğini biraz daha lekelemeyecekseniz; her daim anlayış, şefkat beklemeyecekseniz; acımasızlığa, bağımlılığa, platonik bir aşka, rededilmeye, belki kovulmaya hazırsanız size de ayıracak bir yeri elbette vardır.
ya tamam demesini bilin günü geldiğinde, ya da sıkı tutunun!