seçmeden önce binlerce kez düşündüren, sonrasında "iyi ki gelmişim ulan şappieaa!" dedirtip insana taklalar attıran güzelliktir. kısaca inceleyecek olursak,
genelde yabancı dili iyi olan öğrencilerin tercih ettiği bir bölümdür. buradan çıkanların seçebilecekleri mesleklerin çoğunluğu dille ilgili olduğundan, yabancı dilleri iyi olsa dahi, bu işle uğraşmayı istemeyenler bu bölüme gelmezler. bu sebeptendir ki diğer sınıflarda en az 24 kişi olurken, yabancı dil sınıfları maksimum 20 kişinin katılımıyla yaşamına devam eder. pekçok anadolu lisesinde inceleme yaptım efendim. şu ana kadar gördüğüm en kalabalık yabancı dil sınıfı 18 kişilikti. benim okuduğumda 12 kişi var.
ilk günlerde "gaçhayım" tepkisi vermeye sebep olur. sınıfınız genelde ayrı ve küçüktür, okulda ayrı bir havanız, bununla beraber "küçük sınıf" olma dezavantajınız da vardır. istisnasız herkes birbiriyle yakın zamanda arkadaşlık kurar. zevkleriniz, düşünceleriniz nasıl olursa olsun... normal öğrencilerseniz, garanti enseye şaplak göte parmak moduna bir hafta içerisinde girer ve lise hayatında nirvanaya ulaşırsınız.
az öğrenci olduğundan, sağlam arkadaşlık denen şey, gerçekten en sağlamından yaşanır dil sınıfında. arka planda kalmak, sınıfın kuul çocuğu olmak gibi gubidik durumlar yoktur. herkes birlikte güler, herkes birlikte ağlar, herkes birlikte hareket eder. gruplaşma olmaz. tabi ki 12 kişi kol kola gezilmez ama sınıfta olay başkadır. biz üçüncü günümüzde voltran oluşturmuş, hocayı aramıza almış ve dersi sabote etmek suçundan müdürün odasında yargılanmıştık. bir yerde biz de sorunluyduk ama 12 kişilik sınıfta daha farklı şeyler olamıyor.
her neyse. şimdi şöyle özetlemek gerekirse,
* ortamı harikadır. okul dışındaki aktivitelere çağrılmayan tek insan olmaz, herkes yine birliktedir. birkaç can dostunuz, 10 tane sağlam arkadaşınız olur. kızları gerçekten kafa olur bir de bu bölümün, sizinle iddaa kuponu yapar, maçlara gelirler. "skeceğam!" diye haykırmadan önce arkadaş olmaya bakın.
* derslerde sakin olmayı becerirseniz, eğitim kalitesi çok yüksektir. az öğrenci çok verim. okulunuz da biraz kaliteliyse iş biter zaten. efendime söyleyeyim test çözmesiymiş, konuşma egzersiziymiş, her haltı yaparsınız. sözlüden, ödevden kaçış yoktur; eşek gibi yapar, çalışkan öğrenci olursunuz. ama çok eğlenirsiniz.
* isteyerek gitmişseniz ve biraz yetenekliyseniz, karizmanıza karizma katar. genelde hocayla ingilizce konuşmak zorundasınızdır, sınıfta konuşmaları anlayamayan en azından 6 kişi olacaktır. siz bülbül gibi şakar iken onlar "vay amısına koyim" diyerek izleyebilirler. dilinizle artistik yapmaya kalkmayın ama bu bölümde. lütuf değil hocayla ingilizce/almanca/fransızca konuşmak, işiniz.
* en büyük sıkıntı sosyal faaliyetlerde yaşanır. hiçbir olaya katılacak adam bulunamaz sınıfta. en fazla basketbol turnuvasına girilir, onda da sınıfın en yetenekli 5 elemanı seçilebilir, ne kadar oynanırsa... beden eğitimi derslerinde futbol oynamak isteyen erkekler zaten sıçışın resmi olurlar. 7 kişiyle uçsuz bucaksız sahada çift kale maç yapmak pek eğlenceli olmuyor. tek kalede de "kim kaleci lan?" kavgası çıkıyor tabi.
* olası bir sınıf kavgasında istisnasız dayak yiyen taraf olur yabancı dil bölümü. niye? saldırı gücü düşük. ama genelde sınıf özelse (ulan taktın özele diyeceksiniz, az öğrenci varsa dil sınıfları özel yapılır, sonradan açılır falan) kapının anahtarı olur. kendinizi kilitlemek suretiyle bir süreliğine ipnelik yapabilirsiniz. aslında düşündüm de gereksiz bu, çıkışta yine çekerler sopayı. vazifeye atılmak için çıkışı beklemeyin, allah ne verdiyse dalın. ama zaten okul içinde sınıf kavgası olmaz pek, en fazla birkaç eleman karşılıklı girişir.
* dili çok sevmiyorsanız, gitmeyin. özellikle 10. sınıfta sadece sözel derslerle birlikte 16 saat ingilizce + 2 saat almanca(iki üç saat oynayabilir) görüyorsunuz. çok sevseniz de sıkılacak ve nefret edeceksiniz, bunu bilin. her hafta durmaksızın 135 dakika test çözmek zorunda kalacağınız günler olacak. liseyi bitirdiğinizde, 2 sene sadece 2 saat matematik görmüş olduğunuz halde, fen/matematik bölümlerini çözeceksiniz. küfretmeyin, çalışın. fuck the system dinleyin, hem ingilizce, kulak şeyi olur hehe.
son olarak,
dil biliyor ve seviyorsanız şanslısınız, koşun lan koşun.