Ceylan, zengin bir şehrin, zengin bir semtinde yaşayan zengin bir Türk ailesinin kızı olsaydı ve "havan topu ya da roketle vurulsaydı" bu ülke bu kadar sessiz mi kalırdı?
Vicdan dediğiniz o tuhaf şey böyle durumlarda ortaya çıkıyor işte.
Vicdanın varsa, öldürülenin kim olduğuna, ne olduğuna bakmıyorsun.
O vicdan, o ölüm karşısında sızlıyor ve sen ayağa kalkıyorsun.
Siz, siyasi kararlar ülkeyi bölecek diye korkmayın, ülke "vicdanından" bölünüyor önce.
"Vatanım, vatanım" diye bağıran o Baykallar, o Bahçeliler, küçük bir kızın ölümü karşısında "benim insanım," diye bağırmadığında bu ülke bölünür.
Başbakan, ıssız bir köydeki küçük kızın hesabını sormadığında bu ülke bölünür.
Medya, bu kızın ölümünün peşine düşmediğinde bu ülke bölünür.
Bu ülkeyi böyle bölüyorlar.
Benim umurumda bile değil ülke bölünür mü bölünmez mi...
Bu ülkenin vicdanı var mı yok mu, benim umurumda olan bu.
Ceylan'ı öldürüp böyle sustuktan sonra ülke "bütün" kalsa ne olur, bölünse ne olur?
Küçük bir kızın bu kadar rahatlıkla öldürüldüğü bir ülkenin "bütünlüğünden" ne yarar çıkar?
Issız bir köyde yaprak toplayan küçük bir kızı vurup öldürdüler.
Herkes sustu.
Ceylan'ın ölümü, eğer içinizde bir yere değmiyor ve sizin canınızı acıtmıyorsa, sizin vicdanınız Ceylan'dan çok önce ölmüş demektir.
"Birlik, bütünlük ve vicdansızlık" içinde yaşarız.
Belki de "bütünlük" dedikleri bu ortak vicdansızlıktır.