yanlış bir yargıdır, tercihlere saygı duyulması gerekir. şimdi bu ne bağnazlık diyen moderncilerle kaltaktır kafası vurulsuncular bir kenara çekilsin de bu olayı insan psikolojisi açısından değerlendirelim.
hepimiz kendimizden biliyoruz insan doyumsuzdur. burda 40 gün baklava yese 41. gün bıkmayacak bir kişi yoktur eminim. aşk her ne kadar duygusal boyutta da olsa insan allah ın bahşetmiş olduğu dürtüler gereği karşı cinsi arzular. eğer senhiç bir sıkıntı çekmeden çaba sarfetmeden arzuladığına kolayca ulaşırsan bir süre sonra tatminsizlik baş gösterir. yeni arayışlara girersin,çünkü ulaştığının kıymetini bilmezsin. ancak adı ister nikah ister başka bir şey olsun arzuladığına belli aşamalar veya zorluklardan sonra ulaşırsan ona çok değer verirsin.
adam evlendiğinde yaşaması gereken şeyleri evlenmeden yaşarsa kusura bakmayın ama evliliğin bir heyecanı espirisi kalmaz. sonra da aldatmalar eşcinseliikler gibi bir çok yeni arayış ortaya çıkar. ha diyeceksiniz eskiden yok muydu tabiki vardı ancak son zamanlarda katlanarak arttı.
o yüzden ben nefsime güveniyorum evlenmeden her haltı yesem de hiç bıkmadan ölene kadar aynı şevkle devam ederim o kadar olgunlaştım diyecek bir babayiğit varsa eyvallah saygı duyarım. diğer türlü herkes her şeyi yapsın deyip modernliği g*tünden anlarsan ne bazı kavramların kutsiyeti kalır ne aile yapısı. o yüzden 2000 li yıllardayız bu ne bağnazlık deyip bık bık öteceğine dürüst ol ben aile kavramına ,bekarete vs. karşıyım her haltı yemek istiyorum de o da bir kişisel tercihtir ,saygı duyulması gerekir. ancak yozlaşmış birtakım kavramları normal kalıbına sokmaya kalkma, 44 beden birinin 34 beden elbiseye sığmaya çalışması gibidir, çok komik durursun.
