vandal mimar ile ekseriyetle giriştiğimiz aktivite. ne zaman bir araya gelsek aşure kaşıklar ardından bir tatlı huzur bulabilmek için çamaşır makinesine hayvanlığımızdan üzerimize aşure döktüğümüz çamaşırlarımızı atarız. bu aktivite resmen bir şölen olabiliyor, bir kere onun çamaşırları döndürürken yaptığı hareketlere, suyu almasına bakarken insan hayat üzerine felsefeler üretebiliyor, katatonik bir bön bakma durumu yok yani. sonra vandal entel ve marjinal bir insan olduğu için kitap okuyor, böyle kafaya vurunca pekmez akıtan kalınlıkta, tırtığım için ben de okuyorum onunla birlikte. sayfaları çok hızlı çeviriyor, kesin okumuyor olm bu! şimdi farkettim!
neyse efendim, çamaşır makinesi belirli hareketlerini tekerrür ederken birden su boşaltıyor ya en çok o kısmı seviyorum. her seferinde ayrı bir heyecan duyuyorum. halbuki dakikalarını bile ezberlemişim. gördüğünüz gibi çamaşır makinesi izlemek sıradan bir iş, oluş değil, emek ister, sevgi ister.