bu herkesin istediği bişeydir sanırım, ama insanların nedenleri hep farklıdır.
geçenlerde metrobüse biniyorum, tıklım tıklım, içerisi nasıl havasız. burnumun ucunda biri öksürüyor, yüzüme değiyor salyaları. taa derinden öksürüyor, adam hasta kızamıyorum.
biri ayağıma basıyor, elinde yükü var sağlam duramıyor yine kızamıyorum..
ayakta durmakta zorluk çekerken karşıdaki bir arabının içine takılıyor gözlerim. bir kadın kullanıyor, hafif müzik var sanırım kafasıyla ritim tutuyor.
çok lüks değil ama konforlu bir araba, en azından ayağını yerden kesiyor. içim gidiyor o an, " lan " diyorum " bir araba alacak kadar zengin olsam keşke ".
istiyorum bunu, bir metrobüste oturak sayısının 4 katı kadar insanın içinde dalgın dalgın dışarıya bakarak gerçkenten istiyorum.. sonra bir teyzenin poşeti dokunuyor koluma irkiliyorum, poşetteki bayat ekmekler ilgili çekiyor, daha sonra teyzenin yırtık başörtüsü. " joly " diyorum kendime, annen evde ve gidince taze ekmeğini bandıracaksın yaptığı mis kokulu yemeklere.. hem annenin pahalı ve güzel başörtüleride var senin..
sonra az ötede oturan kızın çok eskimiş ayakkabılarını görüyorum, başımı eğip kendiminkileri görmeye çabalıyorum. işte onlar ve bembeyazlar. elimden, icra hukukuna dair aldığım notlar düşüyor.. evlerinden eşyaları alınan insanlar geliyor aklıma.
ama ama ama yinede istiyorum ya!
o arabadan almak, okuldan eve onunla gidip gelmek istiyorum.
aslında ben metrobüsten o inerken teyzenin poşetine 200 lira atmak istiyorum, öksüren amcaya bir telefon numarası verip , zengin olursam dostum olacak bir kaç hekimden ona yardımcı olmasını istemeyi istiyorum.