| sezonunun ilk can eriğini yemek ile sezonun ilk mandalinasını yemek arasında dağlar kadar fark olduğunu düşünen bir tek ben miyim? mandalinalar çıkıyor. gri ve kara arası bir mevsim geliyor sonra. eve kapanıyorsun. gel zaman git zaman, gözlerin, birden ortaya çıkan minimal çapta çeşitli dekolteler görmenin şaşkınlığını henüz üzerinden atamadan, bir bakıyorsun ki o güzelim mahallenin o güzide manavında canım erik; sana bakıyor. ah canım! sonra evi kapatıyorsun. sokaklar senin oluyor.... ve ve aylar sonra karşında yine mandalina. bu ciddi manada ilginç bir döngü. ya da ben abartıyorum. ben abartırım zaten. o değil de, peki ya mandalina kokusunun elcağızlara sinmesine ne demeli?
| Kısa süreli, zorunlu yoldaşlık zamanlarındaki Hitabet sanatı da apayrı bir dokuda di mi lütfücüm? ortak paydada buluşmak. Oluyor böyle. Usta, bilader, abi, hoca, hacı, kardeş; bir şekilde yuvarlana yuvarlana ortak paydada buluşuluyor. Hocam oluyor genelde. "herkesin birbirinden öğreneceği bir şeyler vardır" felsefesi çıkış noktasıymış. ya da sonradan üzerine dikilmiş. sonuçta iyi ama. di mi hocam?
| "Beri gelsin" kalıbında inceden bir sevimsizlik sezmiyor musun sen de sezen abla? Sen ağlama. Dayanamam. dayanırım diyen beri gelsin. al işte.
| Hagi, kewel, Maradona, messi ki onlar solak tanrılarıdır futbolun.
| Plaza insanları... türkilizceniz ve siz... Hani neşeyle in-store'lar için okazyonlar yaratıp coşkulanıyorsunuz ya, hani çeşitli event'ler hakkında chat yapıp, artwork'leri okey'liyorsunuz ya; O kadar şirinsiniz ki. o kadar olur. çılgınca boynunuza sarılıp hayatımı support etmenizi diliyorum. refuze etmeyin beni. sizi seviyorum.sizsiz biz bir hiçiz. nitzsche dahil.
| Not tutmak sözlük içinde sözlük gibi mi oldu sanki ne? Herhangi bir başlığa yazılabilecek bi metni buraya yazıyorum. Bu yapılan Bölücülük çerçevesinde değerlendirilir mi? Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde bu yaptığım ayıp değil mi?
| Zamanında üyesi olduğum, ara ara ziyaret ettiğim, üyelerin cirit attığı bir yarışma sitesini ziyaret ettim geçen gün. yarışma çoktan bitmişti, sanki herkes kendi şehrine gitmişti. Eylül sonunda tek başıma kumsalda denizi izliyor gibi hissettim. üzerimde o çok sevdiğim kıyafet vardı. "ki, en çok yakışan bize..."