öncelikle önyargı ve büyük bir kendini beğenmişlikle yaklaştığım filmdir. bu önyargının birinci sebebi tabii ki "the joker" dır. çünkü tim burton'ın joker'ı ile hayata gözlerini açmış biri olarak jack nicholson'ın "the joker" için, "the joker"in ise jack nicholson için yaratıldığını tez bellemiş, bunu "değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek bir madde" gibi özümsemişimdir*. kendi hayal dünyamda da jack abimiz olmazsa bunu ancak haluk bilginer oynar, ona da oynatmazlar diye düşünmüşümdür, neyse.
"the joker" in heath ledger olduğnu duyduğumda da "cık" demiştim. yani tamam "10 things i hate about you"daki "can't take my eyes off of you" performansı etkileyici, "the patriot" ile "i'm not there"de de iyi, tamam "brokeback mountain"de de çok iyi ama "the joker" farklı bişey diye düşünmüştüm. fragmanlardaki gülme sesi hoşuma gittiyse de daha fazlası olmaz demiştim. ve benden önce filmi izleyen arkadaşlarımın "the joker" i övmesi, öve öve bitirememesi bende öyle bir antipati uyandırmıştı ki bu muhteşem filmi sinemada izlemeyip, kişisel protestomla jack nicholson milliyetçiliği yapmıştım.
ancak bir gün izlemeyen bir arkadaşın baskısıyla hasbel kader filmi gördüm ve hayatımın en büyük göt oluşunu yaşadım. yaklaşık iki buçuk saat boyunca heath ledger beni satır satır, hece hece göt etti. dünyadaki tüm hayal güçlerinin ötesinde bir "the joker" i ete kemiğe büründürüp karşımıza getirdi. ilk yarım saat geride kaldığında kendime "ulan sen kimsin filmi protesto edip de izlemiyorsun?" diyerekten kendime sövdüm.
yürüyüşündeki aksaklık, sesindeki delilikle deha arasında gidip gelen tınılar, siyah iki boşluk hissi veren gözlerinin sanki karşısındakinin aklını okuyormuşçasına karşısındakinin yüzüne bakması, sürekli dudaklarını yalaması, saçlarını olağandışı/olağanüstü kullanması ve dillendirilemeyecek lakin izlerken yakalanabilecek onlarca detay da özenle yaratılmış "the joker" metni eklenince ortaya iyi/kötü ekseninin üstüne çıkmış bir "şey" ortaya çıkıyor. ve bu "şey" kesinlikle bir başyapıt.
şimdi kendime rahatlıkla söyleyebiliyorum ki "the dark knight" en iyi "batman" filmidir. "the joker"in adeta sırtladığı ve her kahramanın karakterini parmağında oynattığı bir baş yapıttır. hollywood sonu "batman, kahraman üstü bir şeydir" dese de "the joker", "batman"i sikertmiştir. çünkü the joker'in dediği gibi: "madness is like gravity. all it takes is a little push!"