bir gün atatürk yine anadolu turnesine çıkmıştır. her zamanki gibi yalnızca sivas'ın batısındaki vilayetleri dolaşmakta, elitist kesimin sorunlarını dinlemektedir.
tam o sırada karşısına kara çarşaflı yaşlı bir hatun çıkıverir. "atam atam, sen bizi kurtardın ya gavurun elinden. dile benden ne dilersen." diye kalabalığı yararak bağırmaya başlar. atatürk, mavi gözleriyle çakmak çakmak yaşlı hatuna bakıverir ve "tamam teyzeciğim, o zaman benim için başörtünü çıkarır mısın?" der.
kadın tek hamlede çarşafını açıverir, çarşafın altından çıkan röfleli dolgun saçlarını iki kez sağa-sola savurur ve elindeki "empati" isimli kitabı açıp okumaya başlar. atatürk'ün yaptığı bu hareketin ardından kara bulutların ardından güneş gözükür ve etraf aydınlanır. erkekler feslerini çıkarıp şapka giyerler, genç kızlar şort, yaşlı bayanlarsa döpiyes giyerek saçlarını boyatırlar. herkes vals yapıp fransızca konuşmaya başlar ve ülke kurtulur.