yaramazlık yapan çocuğa oyuncak almaktan farkı olmayan bir iş. bir aile düşünün, tek varlığı, en önemli varlığı evi olan. bir çocuk düşünün. bebeğiniz var, diğer kardeşlerinden ayırmadığınız bir bebeğiniz. ancak muhtemelen çekinik genlerin bir araya gelmesi sonucu garip davranıyor bu bebek büyüdükçe. kafasına estikçe anne babasına baş kaldırıyor.sebepsiz yere, kötü niyetle. bunun sonucunda tokat yiyor. tokat yediğinde ise "ben bu ailede eziliyorum, siz beni sevmiyorsunuz" diyor. bu sırada diğer kardeşleri anne babasını hiç üzmeyerek, ailesinin daha da huzurlu bir hayat sürmesi için çabalıyor. trabzon'da doğmuş kardeşi de, kafkasya'da doğmuş kardeşi de, izmir'de doğmuş kardeşi de bir tek bunu düşünüyor. ailesinin daha da mutlu olması. bunun için çalışıyor, eve para getiriyorlar. ailenin kurallarını çiğnemeyip, evi huzurlu , renki kılıyorlar. ancak bu diğer yaramaz çocuğumuz azıttıkça azıtıyor. eve bırakın para getirmeyi, evin paralarıyla zamanla kumar oynuyor, içki içiyor. aile ekonomisine büyük bir zarar veriyor. buna rağmen ailede kimse sen kötü çocuksun, seni evlatlıktan reddediyorum demiyor. baba en fazla tokat atıyor yaptıklarının karşılığı olamayacak kadar hafif bir şekilde. gün geliyor bu yaramaz çocuk daha da şımarıyor . nedeni belli. cezasının karşılığını almıyor. zamanla kardeşlerine saldırıyor. onlara vurmaya çalışıyor, paralarını çalıyor. ama kardeşleri " ne de olsa kardeş, boşverelim" diyor. yaramaz çocuk durur mu? elbette durmaz. suçlular toplumun hoşgörüsünden beslenir * sözünü haklı çıkartır bir biçimde ailesine karşı, ailesinin kan davalılarıyla iş birliği yapıyor. babanın henüz güçlü olduğu zamanlar. kan davalılarının hepsini haklayıp yolluyor mahallenin dışına. yaramaz çocuğu da uyarıyor. yapma diyor, bir daha olmasın diyor. ama bu çocuk durur mu? elbette durmaz. zamanla niyetleri daha da kötüleşiyor. evin yarısını istiyor artık. neden dendiğinde ise doğru dürüst bir cevap veremiyor. tutturuyor, isterim de isterim isterim de isterim diye. bu süreçte eve zarar veriyor, kardeşlerine zarar veriyor, babasına zarar veriyor. bir süre sonra baba yeni bir kadın alıyor. kendisini idare edecek yeni birini. bu genç ve dindar bayan bu yaramaz çocuğu çok seviyor. eve hiçbir katkısı olmamasına rağmen hep sırtını sıvazlıyor, yemekte fazladan pay veriyor, televizyonun kumandasını ona bırakıyor. baba bu arada kayıpları oynamakta. kadının parmağında kukla olan babanın otoritesi gittikçe zayıflıyor. bu babanın yeni aldığı kadını onaylayan diğer kardeşler de yavaş yavaş anlıyorlar ne bok yediklerini. kendilerine gösterilen sevgi gün be gün azalıyor. pek bir değerleri kalmıyor . evin tenceresini kaynatan, bekçiliğini , bakımını yapan diğer kardeşler zamanla değersiz birer varlık haline geliyor. ama eve sürekli zarar veren çocuk ödüllendiriliyor. diğer kardeşlerin hiçbirinde olmayan haklar veriliyor. babanın kaybettiği güç onda toplanıyor zamanla. ve bir gün, diğer kardeşlerin hiç olasılık vermediği bir olay gerçekleşiyor. baba evi yaramaz çocuğun üstüne yapıyor. üstüne yaptığı gün kalp krizi geçiren baba ölüyor, diğer kardeşler perişan bir biçimde dağılıyorlar. gel zaman git zaman bir dedikodu çıkıyor mahallede. meğer adamın yeni aldığı karısı, yaramaz çocukla iş birliği yapan, yaramaz çocuğun genç sevgilisi diye. doğru da çıkıyor. el ele evi alıp içindekileri yolluyorlar.