Evinden ve yurdundan acımasızca koparılan küçük Çerkes kızı Dilber bir esir gemisine bindirilerek istanbul a getirilir ve bir konağa satılır. Bu konak artık, küçük Dilber in yeni zindanıdır.. Samipaşazade, 1888 de yayınlanan Sergüzeşt romanında, o yıllarda rağbet gören esaret konusunu işlemiş ve esaretin insanlık dışı olduğunu gözler önüne çalışmıştır. Roman, alınıp satılan, oradan oraya sürüklenip horlanan bir genç kızla onu ezen, hakir gören zengin tabaka arasındaki çelişkiler üzerine kurgulanır.