sanıyorum kişilerin ya da güruhların bazı konularda bazı olguları algılayabilmesi için en azından biraz bile olsa artık kendi beyniyle düşünebilmeyi becerebilmesi, resmi tarihin papağanlığını yapmayı bir kenara bırakmayı bilmesi gerekiyor. zira en statükocu kurumlar bile geçmişte yapılmış hatalardan hareketle bir sorundan bahsederken "sorun yoktur" demek en azından abesle iştigal etmek oluyor. bahsini ettiğimiz olgunun -adı her ne olursa olsun- bir terör sorunu olduğunu iddia etmek, bu sorunun kaynağını pkk'nın 1984 eruh baskını olarak işaret etmek 1984 öncesi herşeyin güllük gülistanlık olduğunu da söylemeye benzemektedir. ki tarihi gerçeklikler bu olgunun köklerinin ekonomik, politik, kültürel ve sosyolojik çok derin bir arka planının olduğunu göstermekte olup bunu herkesin algılayabilmesini ummak, algılayabileceğini sanmak örneğini sürekli yaşadığımız gibi saflıktan öteye gitmemektedir.
genç cumhuriyet ve bu cumhuriyetin yöneticileri kaynağı fransız devrimine kadar giden ulus devlet rüzgarına komünizm korkusuyla da derinden kapılmış, bir dönem kurucu unsur olarak görülmüş kürt milletini -kürdistan ifadesinin 1925 yılına kadar resmi olarak telaffuz edildiği bilinir- açık bir şekilde hedef olarak görmüştür. ülkemiz de ulus devlet modasına uyan diğer totaliter rejimler gibi ulus devletin kurucu unsuru olan ırkı -türk ırkı- etnik olarak yüceltmekte, buna dönük olarak da tarihi gerçekliklerle hiç de örtüşmeyen apayrı bir tarih yazıp kökenini yeni yeni efsanelere yaslayıp kendini yüceltmekteydi. işte bu yüceltiş aynı zamanda ülkenin en kalabalık diğer etnik topluluğuna karşı da bir tepki olarak yönelmiş ve kürt adının aslında dağ türkmenlerinin karda yürürken çıkardığı kart-kurt sesinden türediği resmi görüşünü benimseyecek kadar ileri gitmiştir.
bu sorunu açıklayabilmek için cumhuriyet döneminde kaç kürt isyanının olduğunu, bu isyanların hangi sebeplerden meydana geldiğini, bu isyanlarda kaç yüz bin kişinin öldürüldüğünü kendi etnik aidiyetine bakmadan, gerçeklerin kimin canını yakacağını düşünmeden ortaya koyabilmek gerekiyor. biz resmi gazetesi halkından -kürtlerden- yamyam olarak bahseden bir ülkenin evlatlarıyız. kürtlerin nasıl asimile edilebileceğini açıklayabilmek için raporlar hazırlatmış -ismet inönü- devlet başkanlarına sahip bir ülkenin evlatlarıyız ne de olsa. yalana bağımlılık bu yüzden mazur görülebilir bizim için. ama gerçeğe kulak tıkamak asla.
bunun bir sorun olmadığını, ya da daha açık bir ifadeyle kürt sorunu diye bir olgunun olmadığını söylemek, ortaya çıkartılmış bunca gerçeğe kulak tıkamak bence çok daha gerçek ve somut bir sorunu işaret etmektedir. ben kendi adıma bu durumun kötücül bir kasıttan kaynaklanmadığına, bu; kökeni geçmişe uzanan sorunun olmadığını iddia etmenin dayanılmaz alıklığının, bir akıl tutulması hali olduğuna inanmak istiyorum.