öncelikle belirteyim bu bir düşünce yazısıdır ve aylık düşünme ihtiyacını giderirken 4 tekerlekli bir minibüsde doğmuştur.
ha ha ha. iki kelime, birden çok mana; seni seviyorum.
______
diyorum ki sizlere; bembeyaz bir a4 kağıdın tam ortasından aşağıya doğru, eskimiş kurşun kalemimizle simsiyah bir çizgi çekelim. şu an ciddi ve manalar yüklü kapkara bir sınırımız var ve bu sınırın her iki tarafında aynı isim altında boğulan iki farklı sevgi ve dolayısıyla seni seviyorum mevcut.
örneğin köşedeki pamuklu şeker satan seyyara yenilen şeker ardından pespembe bir suratla "abi seviyorum valla be seni" şeklinde hiç de zorlanmadan seslenebilirim. koymaz da bana biliyor musunuz. sokakta ağlayan, yalnız, aç ve sıcak bir kucakda saatlerce uyuyabilecek ufacık bir kediye seni seviyorum diyebilirim veya bir ağaca şiir yazıp dalında yaşamak istiyorum dersem yine bir sevgi belirtisinde bulunurum ben. anneyi, babayı, abiyi, ablayı seversin de seversin. bunun gibi yüzlerce sevgi ve seni seviyorum çeşidi günümüz koşullarında kolayca ve düşünce idmanlarına gerek kalmaksızın bulunabilir. alın bütün bu sevgileri kağıdın soluna koyun... durun... tam tahmin ettiğim gibi çok sığ düşündünüz. ah sizler yok musunuz, ne kadar da basite indirgiyorsunuz sevgiyi. yanıldınız centilmen baylar ve güzel bayanlar. aşkta sol taraftadır. eminim ki aşkın bir sevgi çeşidi olduğunu bilmiyordu sizin kibirli sosyeteniz. aşk bitebilen bir olgu ve vazgeçilebilirdir. bir kadınla sevişirsiniz ve bütün gece boyunca ona deliler gibi aşıksınıdır. bu böyle aylarca sürebilir. ne? ha ha ha. aylarca denilince heyecanlanır gibi oldunuz. bence yüreğinizi hemen susturun zira çok sürmez aşk ve sevişmek.
____
hemen az yukarıdaki çizgimi umarım hatırlıyorsundur sevgili okurum. evet! biraz önce bahsettiğim sevgiyi dile getirme çeşitlerinin tamamını, bir tane bile eksik bırakmadan bu siyah ve ince çizginin sol tarafına koy. bütün dünyadaki sevgiler solda. ve sağ tarafa sizin de huzurlarınızda sadece bir sevgi koyacağım. bu öyle bir sevgi ki sadece bir erkek ve bir kadın arasında olabilir. öyle bir sevgi ki uğruna savaşlar çıkabilir. yaşamın yüreğe ve bedene yüklediği tüm zorlukları, gece boyunca görülen kabusları, yağan hüzün dolu ekim yağmurlarını, kara toprakta bir fatiha bekleyenleri, maddiyatın yarattığı olumsuzlukları bir tebessümle unutturan bir sevgidir bu ve herkese nasip olmaz. bunun tek bir adı vardır ve çizgimiz sağında sadece bu sevgi yer alacaktır; alışılmış sevgi. kahkalarla bana güldüğünüzü görüyorum. ne kadar da sıradınım değil mi? dünyadaki bütün sevgileri bir kenara ittim. birini ayırdım ve sıfatını alışılmış yaptım. sıradanlıkta bulmuşum ben kendimi. sevgimin sıfatı niye böyle olmasın? siz artık sevmeye ve sevilmeye alışmışsınızdır. ve bu öyle bir alışkanlıktır ki, sonsuza kadar sürecektir.
_____
derbeder eder, şişelere sarılırsın. sabahları erkenden uyanur, midendeki kelebekleri hissedersin. bembeyaz a4 ile onun üzerinde siyah bir çizgi kadar zıt duygular yaşatır seni seviyorum. bir kadına ilk kez seni seviyorum dediyseniz
artık o bir beklenti cümlesidir. ağızdan çıktığı an ile karşı taraftaki tepkinin bünyeye etki etmesi arasında geçen zaman süresi boyunca "evet. ölmeliyim. bu beklenti sona ermeli. sanırım ölmeliyim." demişti bir adam bu beklenti yüzünden. işin ilginç tarafı sevgili okurlarım, medeniyet denilen perdenin ardında saklanmış insanoğlu tarafından bu iki kelime aşağılık bir şekilde ilişkilerin oyuncağı olabiliyor. sevginin yüceliğinden haberi olmayan kendini bilmezler tarafından çöpe atılan bitmiş bir kırmızı şarap şisesi umursamazlığından yaklaşılıyor ah o güzelim cümleye. sevmekten ve sevilenin gitmesinden korkan aşağılık ve o ulu hislerden bihaber olan zayıf kişiliklerce ağıza alınmıyor. hissetmesini ve sevginin taşıdığı anlamları bilmeyen, hadi onu geçtim, sevgiyi anlamaya bile çalışman nice kibar bayanlar tarafından da erkeğe olan ilginin (bu cümledeki erkek ve kadın kelimelerini rahatlıkla yer değiştirebilirsiniz) aniden yok olmasına neden olabiliyor gözyaşı dolu bir seni seviyorum. amacın elde edilmesi amaca giden yoldaki acıyı dolayısıyla zevki ortadan kaldırıyor. ne acıdır bu kahpelik dolu sevgi oyunları. seni seviyorum. seni seviyorum. oysa ne kadar da kolay söylemesi. sizler, bilgili kültürlü sizler, niçin korkuyorsunuz duygularınızı söylemekten ve siz adiler niçin zevk alıyorsunuzdur masum bir seni seviyorumla alay edip, egonuzu tatmin etmekten. ne kadar da kaba kuralları var bu oyunun. kim koydu bu kuralları? adem ve havva mı yoksa çocukları mı? bilmiyorum. ama bu oyuna alet olmak istemiyorum. bunu bilesiniz. ki zaten bu oyunu oynarsanız hep solda kalacaksınız.
______
size bir olay da anlatabilirdim. o zaman beni ciddiye almazdınız. mesela; telefonların sadece 160 karakterlik kısa mesajlar yazdığı zamanlarda henüz sevmeye başladığım bir kızla çıkmaya başladığımızın birinci haftasının 4. akşamının gecesinde "seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum seni seviy" şeklinde mesaj atınca ertesi gün terkedildiği anlatsam, kızın beni neden terkettiğini günlerce düşündüğümü, sonunda sebep olarak mesajda yarım kalan seni seviyorum'u kendime seçtiğimi sizlere söylesem haha kuyruk acısından bahsediyor bu zavallı diyeceğinizden ve benim için timsah gözyaşları dökeceğinizden eminim. üstelik bu hoşunuza gidecekti. benim terkedilmişliğimden zevk alıp bana acıyacaktınız ve bu bir kez daha zevk verecekti size. bu sebeple olay yazmayacağım size. bilinir ki okuyucu nankördür.
_____
uzun zamanlar yok seni seviyorum diyebilmek için. öleceğini bilsen de bilgili okur, seviyorum demekten alıkoyma kendini.