gözümü açıyorum, saat 5. sabah namazı için uyandırıyor abiler. namazın ardından uyumak istiyorum ama mümkün değil, risaleler okunmak zorunda. herkes sırasıyla okuyor ve saat 6, uyumak istesem de artık uyuyamam. evdeki rutubetle beraber 20 kişinin ayakkabısından sinen ağır koku mutfağı doldurmuş durumda. evde bu sefer yeni öğrenciler var.
hiçbirşeyin farkında değiller, abimiz yeni gelenlere cemaat hakkında bilgiler veriyor ve onlara namaz kılmayı öğretiyor. bunlar tabiî ki güzel şeyler diye düşünen 14-15 yaşlarında lise talebeleri dersin ardından aibler tarafından ödüllendiriliyorlar.bilgisayar açılıyor ve o da ne pro evoluiton soccer! çocuklar bu oyunla ödüllendiriliyor(nedense).
akşama kadar eve gelenin haddi hesabı yok. yumurtalı patatesler, makarnalar ve başka türlü yemekler evde herkes namaz kılıyor ve sadece bunun sevabıyla ödüllendirileceğini düşünüyor. içinde bulunduğu tehlikenin farkında bile değil kimse.
herkes o kadar iyi o kadar samimi ki bu ortamdan uzaklaşmayı kim ister diye düşünüyor. bizle birlikte cemaate katılan 20-22 yaşlarında biri daha var. bu kişi eve gelenlere ders veriyor, bir yandan da öss'ye hazırlanıyor.
evin büyük ağabeyleri bu kişiyle bir konuşma yapıyor ve össyi bırakıp eve gelen yeni neferlerle ilgilenmesi gerektiğini söylüyor, ve bu da elbette bu teklifi kabul etmiyor, ve ardından kışın ortasında memleketine geri gönderiliyor. çarkın dişlisine katkıda girmek istemeyen biriydi çünkü, gereksizdi onlara göre daha kimleri mahvedecek diye düşünürken, evin düzenine alışmış, ders çalışmaya çalışan sessiz, efendi bir çocukta memleketine gönderiliyor ve ardından niceleri. öss'ye girecek olanlara: ''tercihleri birlikte yapacağız''a kadar varıyor işin boyutu...