alt mısralara göz gezdirince kendini anlatmış olduğunu görüp ulan anısını anlatan yazar modeli şeklinde ayar vermek isteyeceğiniz yazardır. ancak dikkat edin anı değil o fil.
efendim vakti zamanında uyuz olduğumuz tiplerle pis troçkist diye dalga geçtiğimiz dönemlere denk gelir ilk aşık olmam. o zaman da böyle cesaret yok, para yok cepte anasını satayım bir simit bir çay bir de karpere tav olup çay bahçesi köşelerinde demlendiğimiz zamanlardı onlar. tanıdık simaları hergün görmenin verdiği iç huzuru, bir gruba bağlı olmanın aldığı daşak korkusu, kafa kağıdımızı babadan izin isteyerek ikametgah almak için tedarik edebildim dönemler.
hani baba eyleme giden kızını eve bağlama büyüsü yapamadığı için tek çaresi kafa kağıdına el koymaktı. ne yaratıcı babam vardır bilmezsiniz. yıllarca bana torna demiştir. parmağımıza kocaman halka taktık hala bana bıdıbıdı yapıyor kerkenez.
gerçi kafa kağıtsızda eylem kuşuyduk o ayrı mevzu. hani gençlik ateşiyle kavrulan bedeni slogan atarken harcadığın enerjiyle söndürme ihtiyacı duymak. ahah azizim ne günlerdi be.. tabi o yaşta ki bir dişinin aklına erkeklerden çok daha önce yerleşir aşk meşk mevzuları. daha bir olgun erkek severler. tabi bizimde olgunluk anlayışımız yaşımız itibariyle üniversite talebeleriydi o zamanlar. böyle toplumun siyasi yaralarına barnak basan genç delikanlılar pek bir dikkatimizi çekerdi böyle akıllıca laf etmeler falan. ahha ulan yerim seni, potamda eritirim ben bu enerjiyle. redbull içmiş aygır gibiydim afedersiniz. neyse ne diyorduk..he! ilk aşık olmam edebiyatla gönül bağı olan bir üniversite öğrencisineydi. ahh ahh ne geceler bitirdim ben ne siz sorun ne ben söyleyeyim. yıllarca da öylece kaldı sonra da bitiş serenatı bestelendi nitekim hormonlar durgunlaşmaya başladı. neyse azizim, bir çaya bir simite tav olduğumuz zamanlar vardı ya işte o zamanlar aşkın anlamı daha hoştu be..yakardı..
