mecbur kalırsın buna. gerçekten. yapabileceğin her şeyi yapmışsındır. birlikte yaşamışsındır, binlerce kilometre uzakta bambaşka kültürlerde yaşamışsındır, sen o yokken bir dünya şeyi bir dünya insanla yaşamışsındır o da sen yokken bir dünya şeyi bir dünya insanla yaşamıştır buna rağmen sen onunla yaşamak istemişsindir bu andan sonra yaşayacaklarını. sen binlerce kilometre tepmişsindir onunla yaşamak için o binlerce kilometre tepmiştir seninle yaşamak için. bir yerden sonra farkedersin ki onun istediği bu imkansızlığı yaşamaktır, sen gerçekten bir imkan olsun istersin onunla birlikte olmak için onun için zorlarsın bütün imkanları ama sonunda görürsün gerçekten you want the sin without the sinner durumudur aslında onun için olay. sonra diğer yandan onunla imkansız birşeyi yaşamak için harcadığın gerçekten güzel gönüllere bakarsın, gerçekten seni sadece seninle olmak için seven ama senin bu imkansızlık için harcadığın ihtimallere bakarsın, hepsi o'ndan daha çok şey hakediyolardır ama sen hak ettiklerini verememişsindir onun ve onun senin beynini soktuğu ilüzyon yüzünden. evet ilüzyondur bu çünkü o aslında hiç kimseyi harcamamıştır bu imkansızlık yüzünden, birşeyler kaybeden sadece sensindir aslında ve bunun bir ilüzyon olduğunu bilen tek kişi odur, sadece bunu asla sana söylemez çünkü onun bu ilüzyona inanacak birilerine ihtiyacı vardır ve bunun bir ilüzyon olduğunu itiraf ederse gösterisine hiç kimsenin gelmeyeceği bir sihirbaza dönüşür.
bunu farkettiğin zaman, bunun bir ilüzyon olduğunu bilen tek kişi gösteriyi sunan kişi olmaktan çıktığı zaman, yani senin sahnedeki ipleri görmeye başladığın zaman sevdiğin kişiyi hayatından çıkarmanın elzem olduğu zamandır. çünkü artık sen de inanamazsın bu oyuna, besbelli birileri ipleri oynatmaktadır ve sen ipleri farkedene kadar büyülenmiş bir şekilde izlediğin oyunu ortasında terketmek zorundasındır artık çünkü senin için artık eğlenceli değil küçük düşürücüdür. çünkü ipin ucundaki sensindir.