şairlerin akıl hastalıkları ve intiharla olan ilişkilerinin enine boyuna araştırıldığı ayrıca, dr kaufman'ın sylvia plath etkisi teorisini irdeleyen; şairin son sığınağı "intihar" başlıklı nurdal durmuş tarafından kaleme alınan bir yazı otuzuncu harf edebiyat ve düşünce dergisinin son sayısında yayınlandı.
konunun meraklılarının ilgisini çekecek türden sağlam bir inceleme olmuş.
meraklılarına duyurulur.
--spoiler--
Sonuç olarak beynin bilinmeyen köşelerinden her parlamasında başka kıvılcımlar saçan bu tılsımın hayata tahammülünün az olduğu her halinden anlaşılıyor. Şairlerin normal insanlara göre duygularını çok daha şiddetli yaşayan, yaşadıkları için yazabilen, kitleleri bu derin duygularıyla etkileyebilen farklı insanlar olduğu bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır. Sebebi ne olursa olsun belki de Ölmek istemiyorum diyen şairlerin, sürekli ölmek için çaba harcamaları ve ölümden bahsetmeleri ölüm ve yaşam arasında fark edilmenin, toplumsal bir tavrın, muhalif bir duruşun ve duygu derinliğinin içinden çıkılmaz son hamlesi olarak kabul edilebilir. Şairler ölmek istemezler, çünkü ölmek unutulmak, yok olmak demektir. Şairler ölmek isterler, çünkü ölerek yaşamak onlar için hep daha cezbedici bir duygudur! Bu açıdan bakıldığında şair belki de son hamlesini hayata sınırlar koyan, onu basitleştiren bütün yaşam koşullarına şiirlerin ölümsüz dizeleriyle "ölüm" diye bağırarak yapar! (bkz: otuzuncu harf) edebiyat ve düşünce dergisi - nurdal durmuş şairin son sığınağı "intihar" yazısının son paragrafı.
--spoiler--