canım patronlarım...
genel olarak bir sıkıntım yok sizden biliyorsunuz; hatta hiç sıkıntım yok ki, bu bile yer yer beni geriyor. niye acaba sorun yaşamıyoruz diyorum. çok mu çalışıp ezdiriyorum kendimi ya da yalaka mıyım ve yahut çok mu saf görünüyorum diye milyon tane sorunsal yaratıyorum kendime.
her şey bir yana, biz bodrum katta çalışıyoruz, biliyorsunuz. sevgili cünyır patron istediği için köpek aldınız, evet çok sevimliydi, bakılamadı şantiyeye yolladık. sonra balıklar, kaplumbağalar alındı. hepsini de bir bir hakkın rahmentine kavuştu. işin ilginç yanı üst katta değil genelde bunlar bodrum katta duruyorlar. yani bizle aynı katta. bir gönderme var mı diye artık iyice gıcık olduk.*
veeee...en son şu kedi.
şimdi içerde uyuyor, sesi çıkmıyor ama uyanınca, onu sıra ile oyalıyacaz diye canımız çıkıyor lann!!
ehemm .... şey birden kendimi kaybettim 'lan' dedim,sanırım.
neyse, ne diyodum.
kedi. çok sevimli ama çok yaramaz, kokuyor ve çok miyavlıyor. şimdi duyduk ki çiftliğe götürecekmişsiniz. lüften...
bak lütfen diyorum. bir daha ofise hayvan almayın. alırsanızda cünyır patrona emanet edin. onun için alınmış bir şeye niye bu adar umursuz onuda anlamıyoruz zaten. o gidip alıyor, sonra bize kalıyor hayvanlarla uğraşmak.
bıktık lan!..
neyse...
sanırım derdimizi anlattık. bu da işe yaramazsa çalışanar olarak. taksimde kendimizi asfalta zincirleyip hakkınızda ileri geri konuşmak yolunu deneyeceğiz.
çelişiknot: biraz küfür mü etseydim ki, bu ne yahu ilkokul şikayeti gibi. bizde iyice koyun olduk haa!!