yok arkadaş beyhude caba, ne söylesek ne yazsak at gözlüğü görüş alanından cıkaramayacağız. ama baştan söylemiştik, ezberler siyaset yapmaya yetersizdir diye. ezberler siyaset yapmaya yetersiz desek de, konuyu anladığını iddia eden bu arkadaşımız ısrarla konunun, yani benim öznelimde yazdıklarımın, ısrarla türbanlı türbansız meselesi olduğu noktasında ısrarlı. en kısa sürede akıl ve insaf diliyorum. ama ne var ki yazdıklarım hali hazırda durduğundan mütevellit, konunun, en azından yazdıklarımın, ne olduğu fazlasıyla belli, demagojilere bu anlamda ihtiyac duymuyorum. ki gerek de yok.
ha yok, eğer siyaset yapacağım diyorsa bu arkadaş yine olmamış, yine nereden tutsak elimizde kalacak bir yazı daha yazmış. mesela şimdi ne incilemiş bunlara değinelim de, pragmatizm bulamaclı siyasetin, siyaset olmayacağını göstermiş olalım. ''siz işçilerin hakkını ararken kahraman oluyorsunuz da, bu arkadaşların ki( yine türbanlı demek istemiş) mazlum edebiyatı mı oluyor'', demiş. aslında yazdığı tamamen bir konuya ait ve usanmadan anlatacağız bu arkadaşlara ''şeylerin'' birbirini nasıl etkilediğini.(anladığını iddia etmişti, ne kadar anladığı ortada)
1- mazlum edebiyatı yapmak türban takan kızlar için olmasa bile, bu kızların belli mücadelelerinin üstünden gecinenlerin, dahası, onların da haklarını gaspedenlerin(sadece sünnet ve ayetlerle olmuyor bu iş) argümanıdır. yani burda verilmiş tepki siyasal islam'ın özeleştirisizlik kültürüyle doğru orantılıdır, faydacı siyasetleriyle ilgilidir. (anlamadan yazılmış, konu dışı yazılar direk mazlum dili ve edebiyatı ödülüne de layıktır, demedi demeyin sonra)
2- bir kızın türban takıyor olmasını arkadaş, ''dahiyane'' bir şekilde işçi olmamasına bağlayarak siyasette mantığın nerede son bulabileceğinin güzel bir örneğini vermiş. ancak unutmasın ki, kondusu başına yıkılan türbanlı, türbansız geniş halk yığınları vardır, ya da emeği sömürülen hakları gaspedilen türbanlı kızların hakkını/haklarını ararken mazlum edebiyatına gerek bile yoktur. hak arama mücadelesi bir sınıfsallık taşır en nihayetinde, bir kategorizasyona tabii değildir.
3-işte hala etkileşim v.s konulara girebileceğini düşünüyor; ancak türbanlı bir kzın işçi olabileceği gerceğinden bile uzak bu arkadaş, o kızın yaşadığı sömürüyle alakası olmadığı gibi şovenist güftelerle konuya yaklaşıyor(sorun zaten tamamen bu) ve bu konuda hakları olabileceği gerceği bile bu arkadaşlara, bir şey ifade etmiyor. etmediği gibi bu arkadaş, konuyu hala anladığını, tartışma yürüttüğünü iddia ediyor. ama dedik nereden tutsak elimizde kalır diye.
4- ezberlerle siyaset yapılırsa varılan nokta, bir siktir gitten ötesi değildir, ancak daha önceki yazılarından kafasını bir yerler sokmasıyla tanıdığımız bu arkadaşa anlatacağımız şeyler, bünyesinde daha ne gibi etkiler gösterecek merakla bekliyoruz da aynı zamanda.
velhasılı kelam, türbanı savunurken böyle nasıl absürtleşilir diye düşünüyorsanız, sakın şaşırmayınız. çünkü onlara göre türban takan kızlar işçi olamayabiliyor mesela, ya da işçi bir türbanlı kızın, patronu tarafından sömürülmesi, bu arkadaşları zerre ilgilendirmiyor. onları bir tek şovenist güftelere bulanmış faydacı siyaset ilgilendiriyor ve konu fazlasıyla boyutlarını aşıyor. ancak bizi ilgilendiriyor. tüm kadınların uğradığı emek sömürüsü, sizi olmasa bile birilerini ilgilendiriyor diyorum kısaca.
dediğim gibi yazılacak bir hayli şey var; ancak biz bu ironi canavarı arkadaşın şimdilik yeni incilerini bekleyelim.
iyice bakın bu kadınlar hakkında ahkam kesenlere, siyasi salvolar yapanlara. bir kadının her türden sömürüye maruz bırakılması, bu arkadaşların konusu dışındadır. bu arkadaşların tek bildiği, kadının örtünmesi üzerinden ürettikleri siyasi argümanlardır. ötesi yok.