whiskas denen illet aklımdan bir türlü çıkmıyor. bunu bizim lavuklara anlattım, onlar ne olduğunu bilmiyorlarmış. ayşen var dediler, o evvelden ev kedisiymiş, sahipleri hamile kalınca dışarı atmışlar. şerefsiz a.k bu insan denen mahlukun hepsi. şerefsiz dedim de, aklıma cemil geldi. onun da kalemi kırılacak günlük, kulağımı unutmuyorum. neyse, ayşene sorarsak en iyi o açıklarmış bu whiskas durumunu. ayşen genelde yeşil alanlarda takılıyor, parkları seviyormuş. haliylen biz de onu parklarda aradık. ama ne geziydi ha, bu gerizekalı insanoğlunun veletleri, parklarda öpüşüp duruyolar. acaba ayşen de mi yolun yolcusu bir kedi olmuştur, yolda onu ararken, hep bunları düşündüm. hem hamile iken dışarı atılması falan, içim acıdı be günlük. ben sokaklarda doğdum, yerimi hiç yadırgamıyorum. ama ayşen o hamile haliyle ne zor günler geçirmiştir kim bilir.
hızlı geçiyim buraları, ayşen'i bulduk. belki benle yaşıttı yahut bir yaş falan küçüğümdü. yaşımızın artık hafiften ileri olmasına rağmen güzel sayılırdı. bembeyaz tüyleri ve yeşil gözleri vardı. sadece kuyruğunda ve boynunda lekeli kısımları vardı. buradan babasının ankaralı olduğunu anladım. annesi de sanırım sokak kedisiymiş. ayşen sanki kötü günler geçirmemiş gibi mutlu davranmaya çalışıyordu, benimle tanıştığında sadece biraz çekingen davrandı. ben de çocuklarının ne durumda olduğunu sordum, öyle konuşunca kötü bir niyetim olmadığını anladı ve çekingenliği kalmadı. 4 yavrusundan 1 tanesini yaşatabilmiş, yaşayan yavru da onu terk etmiş. sokaklara alışmış, zorluklar kalmamış. üstelik her gün kendisini besleyen bir adamcağız da varmış. whiskas'ı anlattı sonra. kediler için özel üretim bir yemekmiş whiskas. içinde balık filan varmış, vitaminleri bolmuş. düzenli olarak yersen ayı gibi olurmuşsun. bir de yedikten sonra su içmek gerekirmiş. ondan sonra zıkkım midede şişer ve bizi uyku basarmış. meredin bütün hikayesini dinledim, canım çekti yine. canımın çekmesi de içinde kedinin beğeneceği ve sevdiği herşeyin bulunmasındanmış. nerede bulabileceğimizi sordum, marketlerde satıyorlar dedi. meğer insanoğlu evde beslediği kedi için özel alırmış onları. adını daha evvelden çok duyduğum para denen kağıtla alınıyormuş. ulan benim çöplükte bi beş milyon yazılı kağıt var, onunla alınır mı ki günlük? bilemicem neyse, ayşen bunları anlattı. sonra biz mahalleye döndük. aklım çok karıştı. insanoğlu kediler için özel alıyormuş. ulan ben bu insanı bildim bileli şerefsizdir, niye öyle bir şey yapsın ki? yoksa günlük bazı olaylar var da ben mi bilmiyorum? halbuki gazeteleri okuyorum yerlerden. allah allah. acaba bilmediğim yerlerde kediler insanlara üstün mü çıktı? of hiç sanmıyorum, aptallaştım. herhalde şu ev kedileri yesin diye sahipleri alıyordur. bu fikri kabul etmem gerek. mama dedikleri şey işte. ama kabul edemiyorum ki günlük! insanoğlunun eline bakan kediler olduğunu kabul etmek istemiyorum! biz asiliz ve atalarımız gibi vahşiyiz, onlar insanların kedileri değiller! onlar sadece çıkarları için insanlarla takılıyorlar! bizim ev kedisi necmi balkondan öyle anlatmadı mı? iki kuyruk sallıyom sırtımı kaşıyolar demedi mi? yok sözlük, yok. biz gururumuzla ve asilliğimizle yaşarız, o kadar kepaze değiliz. inanmayacağım bu duruma. ademoğlunun mekanı değil dünya, hem onun, hem benim mekanım. o sadece şeklini değiştiriyor, ben de istesem değiştiririm belki. ne var? neyse düşünmeyeceğim daha fazla. ayşen'i ziyaret edeceğim bu akşam. bilmiyorum ama içimde bir his, ona git diyor. haydi hayırlısı.