durarak top oynamanın artık dünyada söz sahibi olmak isteyen bir takımın işi olmadığını gösteren bir maç oldu. sadece ayağına topu alan adam değil tüm takımın koşması gerektiğini gösterdi bu maç. Üstelik top sadece ayağındayken değil top rakipteyken de koşmak gerekir. Bir beşiktaşlı olarak beşiktaş'ın artık böyle futbol oynamasını istemiyorum çünkü zevk vermiyor. Saman alevi gibi yanıp sönen anlarda değil maçın bütününe yayılan bir dinamizm olmalı. Çok pas hatası yaptı beşiktaş. Hem de kendisinden beklenmeyen isimlerden... Neyse, olan oldu. Ben yenilmemeye değil de yenmeye çalışan bir takım görmek isterdim. Tatmin etmedi beşiktaş bu futboluyla. Takımın içinde bir kendine güvensizlik var. Herkes bir kurtarıcı bekliyor. Takımı sırtlayıp golleri atacak bir adam değil ama bu kişi. Takıma dinamizm getirecek, üzerindeki ölü toprağını silkeleyip atacak bir adam beklenen. Dün entry'lerden birinde bir sözlükdaş demişti ki "Hidayet'in takıma çok fazla faydası olmadığı halde Tanjeviç onu çok fazla oyunda tuttu." Maçın ardından Kerem Tunçeri sanki buna nazire yapmak istercesine "Hidayet sakatlığından dolayı formsuzdu ama onun takımda olması, sahada olması bile bize güven veriyor." işte beşiktaş'a da böyle bir isim lazım. Fazla bir şey yapmasa da sahada kalsın ve takımı saha içinde yönetsin, moral versin, itelesin, kızsın bağırsın... Bir zamanlar Galatasaray bu durumdaydı. Herkes kaçırırım korkusuyla gol vuruşu yapmaktan çekiniyordu. Galatasaray yönetimi o zaman gitti Hagi'yi buldu. Herkes yaşından dolayı dalga geçerken o oyunuyla bir süre sonra dalga geçmeye başladı ve gerisini anlatmaya gerek yok sanırım. Beşiktaş'a böyle bir isim lazım. Tabi böyle bir isimi bulmak beşiktaş'ın gol bulmasından bile zor. Orkestrayı yönetecek biri lazım, bir lider. Umarım bulur bunu beşiktaş ya da içlerinden biri bu role soyunur ve hakeder. Dağınık görüntüsü sadece bu maça özgü değildi. Göz görüyor allah ta biliyor beşiktaşlı futbolcuların hiç biri kötü oyuncu değil, maç içinde de didiniyorlar, uğraşıyorlar. Ama sanki bir şuursuzluk söz konusu. Ceza sahası içinde tek futbolcu varken orta yapmak, iki kişi tarafından marke edilen adama pas atmak bu şekilde açıklanabilir. Topu bir oyuncu ayağına aldı mı kimse ona bakmıyor "aman bana pas vermesin" diye. Sorumluluk almaktan korkuyorlar çünkü. Ernst pas verecek adam bulamadığı için kaç defa top kaptırdı bugün ? Buda bu şekilde açıklanabilir belki. Yine de Manu maçı çok fazla beklentilerle çıkılan bir maç değildi. En son bir ingiliz takımıyla yapılan maçta 8 gol görmüş olmanın çekincesi de vardı. Kaldı ki sahadaki takım onlardan da iyi ve diri bir takımdı. Kimbilir kaçımız rakip taraftarların "üst olur", "ilk yarı 2'ye 1.6 veriyor" alaylarıyla karşı karşıya kaldık. en azından hezimet beklenen bir maçtan biraz da şanssızlıkla yenen bir golle yenik ayrıldı Beşiktaş. Ama uyan ve silkin artık be Beşiktaş.