Hikayelerinde insanları ve çevreleri özgürce ele alabilmesi, Sait Faik'in yaşantı biçimiyle doğrudan alakalıdır. Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Sait Faik, geçimini sağlayabilmek için uzun süreli bir işte çalışmamıştır. Babası tarafından okuması için Grenoble'ye gönderilmiş; fakat burada başıboş bir yaşam sürdüğü için geri çağırılmıştır. Babasının ölümü üzerine ise tamamen bohem hayatı yaşamıştır. Kendini yazar olarak gören Sait Faik pasaport almak için başvurduğu dairede mesleği sorulunca yazar olduğunu söylemiş; fakat meslek cetvelinde böyle bir iş kolu bulunmadığı için ''mesleğiniz nedir?'' sorusunun cevabına ''yok'' denilmiştir. Çevresindeki dostları da yazarlığı bir meslek olarak görmemekte ve Sait Faik'in aylak biri olduğunu düşünmüşlerdir. Sait Faik çevresinin bu anlayışsız tavrına tepki olarak ''Lüzumsuz Adam'' adlı bir hikaye yazmış ve yazarlığın başlı başına bir meslek olduğunu kanıtlamaya çalışmıştır. Bir hikayesinde de insanlığın ilk zamanlarında bile türkü söyleyen, masal anlatan kişilerin yaptıkları işin meslek sayıldığını anlatmıştır.