anket mi oldu ya? neyse disiplin kurulunu sebeb-i ziyaretlerimizin nedenleridir. (bkz: anlatım bozukluğu) . lisedeyken bir kaç kez disiplin kurulunu ziyaret etmişliğim vardır. hepsinden de ceza almadan yırtmıştım, biri hariç. (bkz: anlatım bozukluğu). neden ceza almadığıma gelince; babamın öğretmenlerimin çoğunu tanıyordu ya da öğretmenlerimin çoğu babamı tanıyordu. çok da iyi bir şeymiş gibi bakmayın ekrana. kimse, veli toplantılarını babasının kendisinden önce öğrenmesini istemez.
****
ingilizce öğretmenimizin tayini çıkmıştı. çok geçmeden yerine birini yolladılar. kendisi şehit mehmet gönenç lisesi'nden gelmekteydi. böyle taşşaklı bir isme sahip olduğuna bakmayın, yaşadığım şehrin en büyük, en kalabalık ve en belalı lisesiydi. ve şehrin gelecek vaad eden tüm pezevenk, kevaşe ve torbacıları o liseden çıkarmış. ben bilmem, şehrin yerlilerinin yalancısıyım, voodoo kabilesi. hatta bir rivayete göre borsada hisse senetleri düşüşe geçen şehrimiz kerhanesinin ceo'su bu lisenin müdürüne gidip; " ya siz kapatın, ya biz " demişliği bile varmış. böyle bir okul düşünün.
neyse yeni gelen bağyan ingilizce hocamız karakterinden ötürü veyahut eski lisesinden kalma bir alışkanlıktan ötürü bir takım garip uygulama ve davranışlarla üzerimizde otorite kurmaya çalıştı. kış aylarında terlemeler, olmadık şeylere sinirlenmeler vs. anlam veremedik tabii ki. ve en sonunda kız arkadaşlarımızın da yardımıyla teşhisi koyduk; hoca menopoza girmişti. liseli ergen nereden bilsin, menopoz nedir, nerededir, ne ile gidilir.
eski ingilizce hocamız hep şöyle derdi; " ingilizceyi türkçe'deki gibi düşünmeyin ". hapşurduktan sonra, tüm sınıf koro halinde god bless you* dediğinde, yeni ingilizce hocamız all together* demese saygı duyacağız kendisine ama olmuyor. bir ideolojimiz var çünkü. sonra kendisi de benzer esprilerin önüne geçemedi. örneğin, bir öğrenciye sorduğu sorunun akabinde;
- are you sure?
+ no, i am ahmet.
evet, yılların bayat esprisinin bir lise öğrencisi tarafından ingilizceye uyarlanmasıyla yapılan iğrenç bir espriyle bile dalga geçilir hale gelmişti.
günlerden bir gün, ingilizce dersinden önceki teneffüste andavalın teki öğretmen masasında simit yemiş. hoca da yoklama defterini susamlar içinde görünce delirdi yine. başladı sınıfta bağırmaya, tehditler savurmaya;
- bu masada simit yiyen kimse hemen itiraf etsin!
... sınıftan çıt çıkmaz...
- çabuk söyleyin bana, bu masada kim simit yedi??
... sınıf yine sus pus..
- söyleyin yoksa hepinize sıfır vereceğim!!! ( gözlerinden alev fışkırıyor.)
+ vermezsen amına koyayım. (arkadan bir ses)
hoca çıldırmıştı. gözleri döndü resmen. hayatımda o kadar sinirli bir insan görmemiştim.
- kim etti o küfürü? kim o hayvan?
... sınıf tırsar ama yine ses yok...
- söyleyin bak yoksa hepinizi disipline vereceğim. (cinnet geçirir bir halde)
+ vermezsen amına koyayım. (arkadan yine aynı ses)