| Herhangi bir iş toplantısının en fazla yarım saatte bitmemesi için hiçbir neden göremiyorum. peki neden bu zaman öldürme sevdası kuzum kazım? Boş konuşmayı çok seviyoruz vesselam.
| Mandalina ve kestane olmasa ve buğulanan camlar; neden sevilir ki bir kış? Neden kışkışlanmaz. Bi de kar kokusu. Bi de.. başka yok sanki. Abartmayayım bittabi var.
| "what do you do, yattı uyudu." hala güldürebiliyorsa beni, bu iyi. bu güzel.
| Saat 11.45. Kahvaltı yapmaya fırsat bulamadığımı çakozladığım an dilimi. Simit ve peynire bakıyorum. Vazgeçiyorum. Az daha sabredip şöyle çorbalı morbalı öğle yemeği atayım diyorum. Simit hüzünlü. Peynir hüzünlü. Ben sensiz. Sen?
| Sen hep kendine önlemler alma, ben kendime yasaklar koymayım. Önümüzde olmasın baraj maraj, bu bilinç akışı hiç durmaj... (hafif de alkollü galiba!)
| Ne yapsam ne etsem nasıl etsem kime gitsem de taksiye verdiğim paranın boşa gittiği duygusundan kurtulabilsem? Hımm, gündelik hayatta Taksiye binme alışkanlığının revaçta olmadığı bir memleketten geldiğim için mi acaba? işte, çözüldü mesele, Yazarken... Cümleye başladığım anda, soru cevapsızdı. Şimdi her şey açık. kebabı bulmuş adanalı gibi bahtiyarım. Not tutmanın faydası. Görünüz. Gördürünüz. dürünüz. Dürüm yiyiniz.
| Not almanın en güzel yanı kafana göre takılman buruder. Daldan dala atlaman; "ağacın yüksekliğince, dalın yüksekliğince", yer yer Bir şebelek umarsızlığınca... Bir aşk kazasını anlatan ağdalı, gözü sulu bir metinden hemen sonra en kuru meyvelerimizden biri ayva hakkında sulu bir şaka yapılabilir, üzerine bir özdeyiş patlatıp, akabinde ise değiş-tokuş edilen kalpler hakkında bir şiirttirme karalanıp, daha sonra da alakasız bir filmden bahsedilebilir. Film demişken, ben biraz acıktım. Müziğin sesini biraz açar mısın dude?
| Hey dude, take a sad song and make it sadder... üzgünüm dude. böylesi yakışır...