martin eden

entry135 galeri
    28.
  1. zengin ve tahsilli kız, fakir ama gururlu ve azimli oğlan... yazar olma sevdası... aşka inanma çabası... tutunabilmek arzusu... romanın ana çatısının, bu tarz bir klişeden destek alması, muazzamlığından hiçbirşey götüremez. birçok açıdan, söylenebilecek pek çok şeyi söylemiş süper bir kitap. en iyilerden. en hüzünlülerden hatta..

    alper canıgüz'ün oğullar ve rencide ruhlar adlı romanının 5 yaşındaki fırlama kahramanı alper kamu; karakolda bir polisin gururunu ayaklar altına alarak yaptığı boktan bir davranıştan sonra iç sesiyle bir soru sorar. ve cevaplar:

    "insan bu hallere düştükten sonra aynaya nasıl bakardı ki? yüz milyonlarca insan nasıl bakıyorsa öyle herhalde!"

    ve,

    tam olarak nerede okumuştum, nereden duymuştum hatırlamıyorum (vahşetin çağrısı'nın önsözünde olabilir), jack london mealen şöyle diyordu:

    "..martin eden tanrıya inanmadığı için değil, insana inanmadığı için öldü."

    ...

    işte bu yüzden gitti martin. aşağılık hallere düştükten sonra utanmadan sıkılmadan aynaya bakabilen insanlardan, gerçek aşktan ümidini kestiği için. martin eden'e kızabilir miyim? keşke gitmeseydi diyebilirim sadece. bu, neyi değiştirecekse?

    her çağ kendi martin eden'ini yaratacak. "eden bulur" hikayesi de yalan. yanlarına kalan hep, kar olacak. martin edenler ise hiç bulamayacak. manzara bu...

    eyvallah martin...
    6 ...