"Yerin altına girmeden ne kadar fazla not tutarsak o kadar iyidir. e ne duruyoruz o zaman neron'um yakalım lan uroma'yı!" amacını gütse gerek notlardır.
Dostum yevski yer altından bildirmiş, machado de assis mezarından, reha muhtar ise atina'dan. Bildiren bildirene. ama kimse bir halt bilmiyor. Yazan yazana. kimse bir halt okumuyor. neyse, Tutayım bakayım ben de. Bırakana kadar. ya tutarsam?
| Başta söyleyeceğimizi başta söyleyelim. başlığı açmadan hafif araştırdım. yer üstünden notlar fatih özgüven'in toplama yazılarına barınak olan bir kitapmış aynı zamanda. Lakin ondan bağımsız bir şekilde aklıma geldiği için bu benzeşikliği hiç sallamadım. peki ya Stil? still loving you? özgün bir yanı yoktur. Biraz v.ö. , biraz erdemli alpay, belki de roland koch... Olursa olsun. Nihayetinde not tutmayı icat eden şahsiyeti şahsen hatırlamıyorum. Ben de tutucuyum. iddiasız bir beginner'ın üslup bulma çabaları da denebilir. Begin' begin' huuhuuu. Suçu hep kendime atarım ben beybe. Merak etme.
| Devasa bir metropol caddesinde, karşıdan karşıya geçerkenki tedirginliğimi tatile gönderdim. Biraz dinlenmeli. Yoksa trafik canavarına kurban gitmesi işten değil. onsuz biraz daha iyiyim. Onu özlüyor muyum? Sanamıyorum.
| Pervaneyle ve vantilatörle serinlemek ile klima ile serinlemek arasında allahuekber dağları kadar fark var gibime geliyor. işin kötüsü gitmiyor. Pervane ve vantilatör samimidir, belki sana cenneti vaat etmez ama cehennem ateşlerinden de korur, ortama anadolu kokan bir dinamizm getirir. Pervaneyi özellikle, çok seviyorum. Klimayı sevmiyorum. Haa, Bu işin piri rüzgârdır tabi. Ama o da her yerde yetişmiyor. Mevsimi var. Filan.
| Çiçek dalında, dal ağacında, ağaç ormanında güzelse; Yaz ve yaz sonu sabahları da sabah kahvesi ve soğuk su ile güzel. Ne güzel.
| Bilgisayarım, fan-ı gönülden ısındığı için kapanma hastalığına tutuldu. Ara ara kapanıyor. servisine götürmezsem ölecek. Ancak bilgisayar ve ben, ikimiz de biliyoruz ki o bir gün tamamen kapanıp hiç açılamayıncaya kadar bu pek kısmet olmayacak. Üşengeçliğim ile barıştım. artık kendimi yermiyorum. yemiyorum da. afiyet olmuyor çünkü. dur lan kapanma şu en3'yi girim de öyle kapan.
| Eylül mevsiminin gelmesiyle beraber, uzun kollu giymek için birbiriyle yarışan tez canlılar popülasyonunda gözle görülür bir artış var sayın muhtar. Üşümekten ziyade biraz uzun kollu özlemi... biraz tez canlılık. Aynı şahısların ilkin bahar başlangıcında da şortla ve tişört ile cirit attığını görebilir, gören gözler.
| Hakkında kelam edip de aslında kendilerine dair çok az şey bildiğimiz o kadar çok şey ve kişi var ki... ben de çok yapıyorum bunu. Sorun şu. Eskiden utanmazdım. Artık utanıyorum. misal, Sartre hakkında beylik bi laf ederken, artık kendime kızıyorum. Evladım aç önce oku şu adamı adam gibi ondan sonra konuş. *
| Annanne ben noter oldum.