Bundan 6 yıl önce istanbul Gazi Mahallaesinde, Alevilerin uğrak yeri olan kahvehane ve dükkanlar karanlık güçler tarafından ağır silahlarla tarandı. Bir kez daha insanlar katledildi. Bu katliamlar,1980 öncesi senaryoların bir devamı idi. Değişen sadece figüranlardı, çünkü o dönemin figüranları kimisi Bürokrat, kimisi patron ve kimiside Parlementer olarak mükafatlandırıldılar ve oyunu değişik mahallerde farklı biçimde devam ettiriyorlar.12 Mart akşamı, Gazi mahallesine gelen katliamcılar Karakola 100 metre uzaklıkta bulunan Dostlar, Yavuz, Doğu isimli işyerlerini ve Cem Evini otomatik silahlarla taradılar. Ne ilginçtir ki, olayda kullanılan arabanın Küçükköyden gasp edildiğini tesbit eden polis karakolun yanında katliamı yapanları görmediler veya görmemezlikten geldiler. Katliam esnasında 67 yaşında, Alevi Dedesi olan Halil KAYA yaşamını kaybetti. Daha sonraki günlerde soy kırımına dönüşen olaylarda 28 canımız katledildi ve 200den fazla insanımız yaralandı.
Gazi olayları iddia edildği gibi, sol güçlerin bir provaksiyonu ve kışkırtması olmadığı, aksine devlet güçlerinin, ırkcı ve gerici kesimlerin her fırsatta Alevilere yönelik planlı ve proğramlı saldırılarından birisidir. Gazi mahallesindeki olaylar rast gele değil, Ajan ve provaktörler, Polisler bilinçli ve planlı olarak gündeme getirmişlerdir. Bu tür yerler, alanlar, kitleler, mekanlar tesbit edilip, planların kimler ve hangi kurumlara uygulanacağı daha sonra meydana çıkan Andıç planıyla daha netlik kazandı. Alevilerin yoğun olarak yaşadığı, kendi inanç, felsefe ve kültürlerini yaşatmak için hızlı bir örgütlenme sürecinin başladığı bir dönemde, Gazi mahallesi özellikle hedef seçilmiştir. Toplumun inanç ve ibadet dünyasında önemli bir yeri olan Cem Evide dahil, Alevilere ait işyerleri hedef seçilmiştir. Bu saldırılrın asıl amacı toplumu Alevi-Sünni çatışması içerisine çekerek, halkı birbirine düşman ederek, Talan, Vurgun ve Çete düzeninin devamı isteniyordu ve aynı zamanda Alevi örgütlenmelerinin hızını kesmek, toplumun bir araya gelmesini engellemek, şiddetle insanlar sindirilmek isteniliyordu.1993 Sivas katliamı sonucu çoğalan Alevi dernekleri, uğradıkları haksızlığa, yoksulluğa, hakaretlere, faili meçhul cineyetlere, kirli savaşa ve çeteleşmeye karşı daha duyarlı hale geldiler ve hakları için mücadeleye yöneldiler. Zamanlama olarak, Alevilerin dernek ve Cem Evlerini kurarak haklarını aramak, seslerini duyurmak ve örgütlü bir toplum olma dönemine denk gelmesi saldırıların niyeti hakkında açıkca bilgi vermektedir. Gazi olayları tarihimizde üzücü olduğu kadar da öğretici olmuştur. Halkımız uğradıkları haksızlıklara karşı tepkilerini Gazi mahallesinde ve Ümraniyede barikatların gerisinde direnişleriyle ortaya koydular. Suskun toplum olmadıklarını kendileri için insan hakları, demokrasi, laiklik ve özgürlük için mücadele edeceklerinin mesajını verdiler. Bu haklarından vaz geçmeyeceklerini, kendileri ve haklarından mahrum edilenlerle birlikte mazlumun yanında yer alacaklarını yiğitce ortaya koydular. O dönemde Kürt Ulusal hareketi bahane edilerek Dersimde Alevi köyleri silah zoruyla boşaltıldı, köyler ve doğa havadan ve karadan bombalanarak talan ve tahrip edildi. Gazi halkı 12 Eylül sonrasının korku duvarlarını yıkarak, susmanın yok olmak olduğunu bilincine varıp haksızlığa başkaldırdı. Gazide kaldırılan barikatlar kafalarda düşünsel barikatlara dönüştü.
Tarihsel olarak Mart ayları eğemen güçlerin toplumu ve toplumsal dinamikleri pasifiz etmek istediği dönemlerdir.12 Mart Muhtırası.30 Mart Mahir ÇAYAN ve arkadaşlarının imhası,24 Mart Savcı Doğan ÖZün öldürülmesi,16 Mart istanbul Üniversitesi Katliamı,7 Mart Gazeteci Çetin EMEÇin öldürülmesi,12 Mart Nevroz bayramının kana bulanması yaşandı ve 12 Mart Gazi Katliamı bu imhacı zihniyetin devamı olduğu bilinmektedir.
Gazi katliamı devletin kontrolünde yapılan bir imha ve yıldırma hareketidir. Hayatını kaybeden tüm canların arkadan hatta tek kurşunla katledildikleri yapılan Otopsi Raporları ile kanıtlandı. insanlarımız, Gençlerimiz ve Genç Kızlarımız polis copları altında saçlarından sürüklenerek postallar altında ezildiğine ve coplar ve sopalarla düvülen bir genç kızımız öldü diye çöplüğe atıldığına bütün dünya şahit oldu.
Devletin Emniyet gücü saydığı, kendi yetiştirdiği canilerin Gazide ortaya koyduğu vahşet, kamuoyunda Manisalı Gençler olarak bilinen gençlere uyguladığı insanlık dışı zulüm başta Aleviler olarak tüm emekçilere, ilerici ve demokrat insanlara yönelik davranışlardır. Katliam sanıklarının duruşmaları basından ve kamuoyundan kaçırılmakta ve Dava duruşmaları sürekli ilden ile değiştirilmektedir. En son Trabzonda yapılan duruşmada katledilenlerin yakınları ve duyarlı kitle örgütleri temsilcilerinin duruşmalara alınmaması için her türlü oyunlar tezgahlanmıştır. Otobüsler şehire alınmayarak yollarda adeta bu insanlarımıza işkence yapılmıştır.