Bu ülkenin en acı gerçeği; Büyük Felaketler yaşamadan önce çeşitli tedbirler alınmamasıdır. Maalesef birilerinin canı yanana kadar akıllanmayız. Hatta birileri uyardığında da 'Biz Türküz, bize bişey olmaz' deriz.
Ve gün gelir, canımız yanar. Hem de fena yanar. -iş işten geçse de- işte o zaman akıllanırız. Tıpkı Sayın Başbakan gibi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, istanbul ve Trakya'da yaşanan sel felaketinden sonra şunları söylemiş:
--spoiler--
"Asgariye indirmek, minimize etmek nasıl olacak? Biz üzerimize düşen görevi yapacağız. Örneğin derelerimizin ıslahını gerçekleştireceğiz. Örneğin dere yataklarında yapılanmaya gitmeyecek, imara ters adımlar atmayacağız. Bunları yapmak suretiyle işimizi kolaylaştıracağız, ama kalkar da biz dere yatağına binalar yaparsak ve dere yatağında bu yapılanmaları yaygınlaştırırsak, şunu unutmayalım ki atalarımızın bu güzel tespiti her şeyi ifade ediyor; Derenin intikamı ağır olur;. Şu anda olan da budur."
--spoiler--
Bu açıklamanın üzerine:
"iyi de Sayın Başbakan, istanbul'un eski Büyükşehir Belediye Başkanı zaten sendin. Hatta yıllar önce* de Ayamama Deresi'nin ıslahı başta olmak üzere kalıcı tedbirler alınacağını açıklamıştın. Niye bu dediklerini zamanında yapmadın. Aklın neredeydi? Hadi o zaman yap(a)madın şimdiki Belediye Başkanı da kendi partinden. Tüm iktidar senin elinde. Elini kolunu bağlayan ne (idi)?"
diye sormak gerekmez mi?
Gün geçer, güneş açar, acılar unutulur ama zihnimizdeki karabulutlar dağılmadıkça biz daha çok acı çekeriz. *